Al Jazeera: Avrupa'nın Trump ikilemi yeni bir küresel gerçeklik mi yaratacak?

Avrupa ülkeleri ABD'nin olmadığı bir gerçeklik üzerinden planlar yapmaya çalışıyor! Peki Avrupa'nın Trump ikilemi yeni bir küresel gerçeklik mi yaratacak?

1. resim

Katar merkezli önemli yayın organlarından Al Jazeera'de, Trump'ın başta Ukrayna politikası olmak üzere izledği stratejinin, ABD'nin Avrupa ülkeleri ile ilişkilerini nasıl etkileyeceğinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Trump'ın başta Ukrayna stratejisi olmak üzere attığı adımların Avrupa ülkeleri tarafından büyük bir şaşkınlıkla izlendiği belirtilen analizde, Avrupalı liderler arasında iki farklı görüşü ortaya çıkardığı tespiti yapıldı.

Analizde ayrıca; Kremlin ve “önce Amerika” yanlılarının Ukraynalıların çok az ya da hiç iradesi olmadığına inandığı ve tüm bu gelişmelerin yeni bir küresel gerçeklik yaratma potansiyeli barındırdığı tespiti yapıldı.

İşte Al Jazeera'de yayınlanan analiz:

ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yapacağı olası bir görüşmede “Ukrayna'da barışı” konuşmayı planladığını açıkladı.

Nitekim bu görüşmenin hazrılığı olarak dün itibari ile Rus ve Amerikan üst düzey yetkililer Riyad'da bir zirve gerçekleştirdi.

Ancak iki liderin buluşması büyük sonuçları beraberinde getirebileceği gibi, 2018'de Helsinki'de yaptıkları zirve gibi tam bir fiyaskoya da dönüşebilir.

Çoğu uzmana göre ise daha önemli olan sonuçlardan birisi, Trump'ın süreçte Avrupa'yı giderek daha güvenilmez hale gelen bir müttefikle ne yapacağı konusunda yalnız bırakan stratejisi.

Bir Amerikan başkanının Avrupa'da Avrupalıların geleceği üzerine büyük bir jeopolitik pazarlık yapmayı düşünmesi bir yana, düşmanca ve saldırgan bir Rusya ile baş etmek için yalnız bırakma ihtimali bile Avrupalı liderlerin tüylerini diken diken ediyor.

Bu çıkmaza nasıl yanıt verileceğine ilişkin tartışmalar iki düşünce çizgisine ayrılmış görünüyor.

İlk görüşe göre tek gerçekçi seçenek, stratejik geri çekilmenin asla gerçekleşmemesi umuduyla ABD'ye daha sıkı sarılmak. Bu da Trump'ın “retorik maskaralıklarını” görmezden gelmek ve gerekirse egosuna boyun eğerek bazı taleplerini karşılamak anlamına geliyor.

ABD başkanını memnun etmek için bazı Avrupa ülkeleri, ABD yapımı otomobillere uygulanan gümrük vergilerinin düşürülmesini ya da Atlantik ötesinden daha büyük miktarlarda sıvılaştırılmış doğal gaz satın alınmasını öneriyor.

Bu liderler, Avrupa devletlerinin savunmaya, özellikle de ABD yapımı silahlara daha fazla harcama yapması gerektiği konusunda herkes hemfikir.

Özellikle Avrupa Birliği'nin doğu kanadında bu yönde bir istek var. Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Romanya, ABD'li savunma üreticisi Lockheed Martin'in son teknoloji savaş uçağı F-35'i almak için sıraya girdi bile.

Ukrayna da bu grubun bir üyesi. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Kasım ayında ABD seçimlerini kazanmasından çok önce Trump'a kur yapmaya başladı.

ABD'nin Ukrayna'nın kritik madenlerine erişimine izin verme önerisi “Make America Great Again” grubunun ve bizzat ABD başkanının ilgisini çekmişe benziyor.

Zelenskiy'nin ABD Başkanı'nın Putin'le görüşmesinden haberdar edilmediği kesin ve yaşadığı ihanet duygusu gerçek.

Bu hafta başındaki Münih Güvenlik Konferansında Ukrayna Cumhurbaşkanı, Trump'ın başkan yardımcısı JD Vance tarafından yapılan konuşmaya açık bir şekilde karşı çıkarak Avrupa'ya birlik çağrısında bulundu.

Bununla birlikte Zelenskiy, ABD'nin tutumunu şekillendirmek için Trump'ın yanı sıra ABD yönetimindeki Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz gibi isimlerle lobi yapmaya devam edecek.

Ukrayna Cumhurbaşkanı Münih'te, aralarında Lindsey Graham'ın da bulunduğu bir grup Cumhuriyetçi senatörle bir araya gelerek ABD'nin Ukrayna ordusuna desteğini arttırması çağrısında bulundu.

Kremlin ve MAGA yanlıları, Ukraynalıların çok az ya da hiç iradesi olmadığına inanıyor gibi görünüyor.

Bununla birlikte, Trump'ın Kiev'e uyum sağlaması pek olası değil. Desteği azaltmak Trump'ın benimsediği bir politika yönü ve seçmenleri de buna uyuyor.

Bu nedenle Avrupa'da, Avrupa'nın ABD'ye bağımlılığına son verilmesi çağrısında bulunan ikinci bir düşünce akımı var.

Bu görüşün uzun süredir savunucularından biri de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron.

Financial Times'a verdiği son röportajda Macron, savunma ve teknoloji gibi kritik alanlarda stratejik özerklik çağrılarını yeniledi. Bu ayın başlarında Paris'te düzenlenen yapay zeka zirvesi ve AB'nin ABD ile gelecekte yaşanabilecek bir gümrük vergisi savaşında sert bir direniş gösterme kararlılığı, bu yönde bir ivme olduğunu gösteriyor.

Macron ayrıca Ukrayna'ya Avrupa birlikleri gönderme fikrini ortaya atan ilk Avrupalı lider oldu. Macron, AB üyeleri ve Birleşik Krallık'ın Zelenskiy'nin bahsettiği 200 bin kadar asker gönderebileceğine inanmasa da Fransa'ya göre bu seçenek masada.

Macron, Trump'ın girişimini Avrupalıların “güçlenmesi” ve güvenlik garantörü olması için bir fırsat olarak görüyor. Böylece Ukrayna Avrupa'nın küresel önem kazanmasının yolu haline gelebilir.

Elbette bu vizyonun pek çok potansiyel zayıflığı var.

Macron ülke içinde kırılgan bir konumda ve Elysee Sarayı'nda yerine kimin geçeceği belirsiz bir soru. Almanya, 23 Şubat seçimlerinden sonra muhtemelen merkez sağ Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU) tarafından yönetilecek ve o kadar da şahin değil.

AB dünya sahnesinde bir süper güç olarak ortaya çıkmak için mücadele edecek olsa da, ABD'ye olan bağımlılığı sürdürülemez.

Trump'ın “Önce Amerika” politikası kaçınılmaz olarak Avrupalıları Macron'un tercih ettiği yöne doğru daha fazla itmeye devam edecek ve ABD'nin küresel hakimiyetine bir darbe vuracak.

Kaynaklar

Tartışma