Ukrayna savaşı önleyebilir miydi?

💢 Ukrayna’nın Rusya’nın saldırısını durdurmasının tek yolu vardı: koşulsuz siyasi biat, tam kapitülasyon.

💢Bu gerçekleşmediği müddetçe savaş kaçınılmazdı ve 2022’nin başında herkes bu gerçekle karşı karşıya kaldı.

1. resim
22.04.2022

Rusya’nın Ukrayna’da 8 yıl önce başlattığı savaşın kapsamını genişletmesinin iki ayı dolarken ağır aksak ilerleyen barış görüşmelerine ilişkin umutlar da tükenmek üzere. Özellikle Rusya’nın Buça ve Kramatorsk katliamları ile Mariupol’deki insanlık dramının ardından barış bir tarafa, ateşkes olasılığı bile rafa kalktı.

Rusya, Ukrayna’da üç istikametten işgal girişimi başarısızlığa uğrayınca, hedef küçültüp taktik değişikliği yaparak bütün gücünü Donbas bölgesine yoğunlaştırdı. Ancak görünüşe bakılırsa, Rusya’nın hedeflediği 9 Mayıs “zafer kutlaması” olasılığı bile giderek azalıyor. Bu ise Rusya’nın saldırganlığının daha agresif aşamaya geçeceğine ilişkin ihtimalleri güçlendiriyor.

Aslında manzara çok net, lakin savaşın iki ayı geride kalırken, Rusya savaşı durdurma yönünde en ufak istek göstermezken, Ukrayna’nın şehirleri viran olurken, milyonlarca insan mülteci durumuna düşerken, Rus askerlerinin yaptığı tecavüz, yağma, işkence suçları tek tek kanıtlanırken bile halen saldırıya maruz kalan Ukrayna’yı suçlama, kınama girişimlerini görmekteyiz. 

Bu girişimler bazen Kremlin kaynaklı manipülasyonun bir parçası olarak karşımıza çıkarken bazen de bölgeden habersiz insanların safça sorduğu “Ukrayna ne yapsaydı bu savaşı engelleyebilirdi” sorusu şeklinde kendini gösterebiliyor.  

O zaman bu soruya biraz yakından bakalım: Ukrayna’nın bu savaşı engelleme şansı var mıydı?

Poroşenko dönemi

Rusya 2014 senesinde Kırım’ı işgal ettiğinde Ukrayna’da ne buna direnecek halk, ne siyasi irade, ne de ordu vardı. Kırım’da bulunan 20 bin Ukrayna askerinden sadece 6 bini Ukrayna’ya hizmet yeminine bağlılık sergilerken halk Rusya’nın Ukraynalılara ateş edeceğine inanmıyor, siyaset Kiev’deki sorunlara çözüm ararken Kremlin merkezli oligarşi ise “kavgaya bulaşmamayı” tercih ediyordu.

Batı’nın sergilediği tavır ise dünya tarihine geçecek cinsten rezaletti.  Bu, Rusya’nın eski Sovyet coğrafyasında kendini yormadan elde ettiği bir zaferdi, ancak sonraki gelişmeler gösterdi ki, hem de Ukrayna konusundaki en büyük yanılgısıydı…

Zira, psikolojik olarak işgali kabullenilen Kırım’dan farklı olarak Rusya’nın hibrid işgal girişimi Donbas’a kayınca durum değişti. Evet, Rusya,  Nisan 2014’te Donetsk ve Luhansk’ın büyük bir kısmına aynı Kırım’daki kolaylıkla girebildi, ancak Mayıs’ta yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından durum değişti. 

Seçime kadar Kiev’deki Bağımsızlık Meydanı’na konsantre olan benzersiz gönüllülük faaliyetleri Ukrayna’nın doğusuna transfer oldu; siyaset biraz daha toparlandı, Yanukoviç-Rusya işbirliği sonucu içi tamamen boşaltılmış Ukrayna ordusunun “temizlenmesi” ve yeniden kurulması süreci başladı ve bütün bunlar Donbas’da Rusya’nın işgal ettiği bölgelerin büyük kısmından geri püskürtülmesi ile sonuçlandı.

Yeni Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko oligarşi ile bağlantısını koparamadığı için Ukrayna toplumunun sert eleştirilerine maruz kalsa da, Donbas bölgesinde savunma hattını oluşturabilmesi nedeniyle destek buldu. Ukrayna ordusunun Donbas’ı tamamen işgalden kurtarmasını ise ne kadar paradoksal görünse de, Almanya ve Fransa’nın de dahil olduğu Minsk süreci (devamında Normand dörtlüsü süreci) engelledi.

Bir birinin ardınca bütün tarafların kendi lehine yorumlayabileceği, aslında ise kısa süreli ateşkesler dışında hiçbir işlevselliği olmayan Minsk anlaşmaları ve Normand Dörtlüsü görüşmeleri Donbas’daki krizin çözümü sürecinde bir arpa boyu yol alınmasına bile sebep olamadı. Poroşenko’nun cumhurbaşkanlığı döneminin sonlarına doğru ise bu süreç tamamen durdu. Rusya, Poroşenko’yu Ukrayna’yı militarize etmekle suçlayarak seçim öncesi büyük bir propaganda kampanyası başlattı…

Kremlin’in Zelenskiy umudu

Bu sırada dikkat çeken ise Ukrayna’da cumhurbaşkanlığına aday olduğunu açıklayan genç komedyen Volodimir Zelenskiy’nin Kremlin’in hiçbir eleştirisine maruz kalmamasıydı.

Zelenskiy, adaylık süreci boyunca Putin’le ve Rusya ile ilgili eleştirilerden ve sorulardan kaçınmaya çalışırken Donbas’da savaşı sonlandırmayı cumhurbaşkanlığının en önemli görevi olarak gördüğünü söylüyor, Poroşenko’yu  savaşı bitirememekle, militarist retorik benimseyerek Rusya’yı daha fazla kızıştırmakla suçluyordu.

Yani aynen şimdi “Putin’i kızıştırdılar” argümanını savunan uzmanlar gibi, Zelenskiy de Putin’le diyalog kurarsa, sorunların çözülebileceğini umuyordu. 

Genç cumhurbaşkanı adayı, Minsk ve Normand dörtlüsü sürecine döneceğini vaat ediyor, bütün esirlerin serbest bırakılmasını sağlayacağını söylüyordu. Objektif olmak gerekirse, seçildikten sonra bu vaatlerini yerine getirdi de.

Daha seçilmesinin ilk günlerinde Rusya’nın Donbas’da pasaport dağıtma “hediye”sini almasına, Donbas’da antiterör operasyonlarını gerçekleştiren Ukrayna ordusu içerisinden yükselen tepkilere rağmen, Moskova ile temaslara başladı. Üçlü Temas Grubu sürekli toplantılar yapmaya başladı, Eylül 2019’da uzun zaman sonra ilk kez esir değişimi bile gerçekleşti. 

Ardından Zelenskiy, Donbas’ın statüsü ile ilgili yasa kabul edileceğinden bahsetti, ekibi Stanmaier formülünü gündeme getirdi. Nihayet Aralık 2019’da Normand dörtlüsü (Fransa, Almanya, Rusya, Ukrayna)  3 yıl aranın ardından ilk kez toplandı – Zelenskiy ilk kez Putin’le yüz yüze geldi. 

Görüşme öncesi Zelenskiy, müzakere süreci sonuç vermese dahi, Donbas’ı askeri yolla geri almayacağını vaat etti:

“Anlıyorum, çok sayıda kaynar kafalı insan var. Özellikle de mitinge çıkarak “Savaşalım ve her şeyi geri alalım” diyenler var. Peki hangi bedel hesabına? Bu, insan hayatı ve toprak arasında tercih meselesidir. Ben bunu yapmayacağım. Bu toplumun hoşuna gitmezse, yeni lider gelir, o bu talebi yerine getirir. Ancak ben bunu hiçbir zaman yapmayacağım”.

Görüşmenin ardından Zelenskiy, Ukrayna’nın federalizasyonuna izin vermeyeceğini söyledi ve Donbas’ın özel statüsüne ilişkin yasanın süresini bir yıl daha uzattı.

Normand Dörtlüsü’nün bir sonraki görüşmesinin Nisan 2020’de gerçekleşmesi gerekiyordu, ancak önce pandemi araya girdi. 

17 Nisan 2020’de Zelenskiy, bir kez daha Donbas’da ilk ateş edenin Ukrayna olmayacağını söyledi ve işgal edilmiş toprakların geri alınmasını ancak müzakereler yoluyla gerçekleştirmeye çalışacaklarını belirtti.

Ağustos’ta ise Zelenskiy bir kez daha Normand Dörtlüsü formatında yeni görüşmenin mutlaka gerçekleşeceğini açıkladı. Ancak Moskova’dan bir türlü karşılık gelmedi. 

Kremlin Zelenskiy’den, Zelenskiy Putin’den umduğunu bulamadı

2021’in ilk aylarında artık Zelenskiy ile Putin’in bir birilerinden umduklarını bulamadıkları çok açıktı. Moskova’nın Zelenskiy’nin kapitulasyona açık ve deneyimsiz bir lider olacağına ilişkin umutları, Zelenskiy’nin ise Putin’le diyaloğun, alttan almanın sorunu çözebileceğine dair beklentileri gerçekleşmemişti. 

Ukrayna’nın doğusunda başlattığı hibrit savaşın yedinci yılının dolduğu günlerde Rusya, Donbas’ta gerilimi yeniden yükseltti. Zelenskiy ile 2020 Haziran’da imzalanan ateşkes anlaşmasının süresi daha dolmadan – Ocak-Mart 2021 tarihleri arasında Ukrayna Donbas’da 15 askerini kaybetti. 

Bunun üzerine Zelenskiy, hatta kendinden önceki yönetimin bile yapamadığını yaptı – Putin’in Ukrayna’daki adamı Viktor Medvedçuk ve çevresine yaptırım kararı aldı, Medvedçuk’un kontrol ettiği medya kuruluşlarını kapattı. Hemen ardından Putin’in basın sözcüsü Peskov’dan “Donbass’ta gerilim” uyarısı ve Rus medyasındaki “Donbass’ta büyük savaş hazırlığı” haberleri gündeme geldi. 

Şubat 2021’de Rusya televizyonlarında Ukrayna Cumhurbaşkanı’nın ofisine füze darbesi indirilmesine ilişkin tartışmalar yapılırken, Kremlin’in siyaset uzmanları Ukrayna’nın güneydoğusunun Rusya’yla birleştirilmesi konusunu yeniden gündeme getirmeye başladı.

Rusya gazetelerinde ise Ukrayna yönetiminin Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’daki başarısından etkilendiğine ve Karabağ savaşının en etkili aracı olan Türk SİHA’larına güvenerek savaş başlatmaya hazırlandığına ilişkin “analizler” yer alıyordu.

Mart sonunda Donbas’dan ilk büyük çatışma haberi geldi. Gorlovka istikametinde Rusya’nın saldırısında dört Ukrayna askeri hayatını kaybetti, iki asker de yaralandı. Ukrayna Genelkurmay Başkanı Ruslan Homçak parlamentonun 30 Mart’taki olağanüstü toplantısında, Rusya’nın işgal edilmiş bölgeler ile sınırdaki Bryansk, Voronej, Rostov vilayetlerine ve Kırım’a askeri yığınak yaptığını açıkladı. Ukrayna ordusuna savaş hazırlığı emri verildi. Kiev NATO ülkelerinden ve özellikle ABD’den Rusya’nın saldırganlığına karşı somut destek talebinde bulundu. 

Putin, artık Zelenskiy’nin telefonlarına bile çıkmadı. Moskova’nın Ukrayna retoriği yeniden aşağılamaya dönüştü. Buna rağmen, Zelenskiy, Mart 2021’de halen Normand Dörtlüsü formatında görüşmenin gerçekleşeceğini umuyordu. Ukrayna Cumhurbaşkanı, Putin ile Donbas’ta görüşebileceğini de söyledi.

Putin ise Zelenskiy’i Moskova’ya çağırdı. Ardından tarafsız bir yerde görüşme konusu gündeme geldi, ancak o görüşme bir türlü gerçekleşemedi. 

Haziran 2021’de ise Putin, Ukrayna ile ilgili meşhur makalesine imza atarak aslında gerçek düşüncelerini – Ukrayna devletini, dilini, halkını yok saydığını ifade etti. Sonraki aylarda bütün dünya haftalarca Rusya’nın Ukrayna sınırına yaptığı yığınağı tartışadurdu; ancak bu tartışmaların çoğunluğu Rusya’nın blöf yapması, Ukrayna’ya büyük saldırıyı asla başlatmayacağı yönündeydi…

Daha Zelenskiy’nin iktidara geldiği ilk günlerde Anadolu Ajansı’na

“Zelenskiy, İvanişvili gibi “milyarları” ile değil, “yeni yüzü” ile Ukrayna siyasetine güçlü giriş yaptı, ama durumu İvanişvili’den daha zor. Ukrayna, ne Rusya için, ne de Batı için Gürcistan değil. Rusya, “Gürcistan usulü” normalleşmeyi Ukrayna’da istemeyecek, çünkü Ukrayna’yı bu şekilde kontrol etmek mümkün değil. Batı da Ukrayna’da sürecin kontrolünün Rusya’ya geçmesine imkan vermemeye çalışacak. Ayrıca, seçmen her ne kadar savaştan ve savaş retoriğinden yorulduğunu oylara yansıtsa dahi, yeniden Kremlin’in yörüngesine girmeye yönelik davranışın Ukrayna’da kolay kolay kabul görmesi mümkün değil. Dolayısıyla, Zelenskiy her ne kadar yeni yüz olsa dahi, “oynayacağı sahne” eski. Bu sahnede rol almak çok kolay olmayacak”

diye yazmıştım.

Nitekim öyle oldu. Ukrayna toplumunu tavize, Rusya’yı ise diyalog zeminine çekme girişimlerinin sonuçsuz olacağı başından belliydi. Evet, Zelenskiy, Ukrayna tarihinin en yüksek oyla seçilen Cumhurbaşkanıydı, ancak bu oylar ona Putin ile kapitülasyon için verilmemişti (Anketler, Zelenskiy’e oy verenlerin sadece yüzde 20’sini Donbas’ta savaşı müzakereler yoluyla bitirme vadinden etkilendiğini gösteriyordu). 2014’ten sonra Rusya Ukrayna toplumu için düşmandı ve bu düşmanla en küçük kapitülasyonu bile topluma kabul ettirmek çok çok zordu. 

Öte yandan, Rusya’nın Zelenskiy’den beklentisi sonucu olmayan müzakereler değil, tam kapitülasyondu. Donbas krizi Rusya için çözülmesi gereken değil, tam tersi, çözülmemesi gereken bir sorun, Ukrayna’yı tam siyasi kapitülasyona zorlamak için sürekli kullanılması gereken bir araçtı. Bu gerçekleşmediği müddetçe savaş kaçınılmazdı ve nitekim 2022’nin başında her kes bu gerçekle karşı karşıya kaldı…

Özetle, baştaki soruya dönersek, Ukrayna’nın Rusya’nın saldırısını durdurmasının tek yolu vardı – koşulsuz siyasi biat, tam kapitülasyon.  Bunu dışındaki hiçbir seçenek savaşı önleyemezdi, önleyemedi. Bu seçeneğin ise Ukrayna toplumuna kabul ettirilmesi zordu, Rusya’nın son iki aydaki saldırıları ve katliamlarından sonra ise imkansız oldu…

Tartışma