Rusya ve Çin'in araştırılmasını veto ettiği kimyasal katliam: Doğu Guta
21 Ağustos 2013 tarihinde tüm dünyanın bildiği bir yer haline geldi Doğu Guta… Daha önce de yaptığı gibi Esed insanları susturmak için kimyasal gaz kullanmıştı.

Esed güçleri, hakimiyeti altına alamadığı bölgelere insan hakları ihlalleri ile girmeyi adet edinmişti. Doğu Guta Esed’in her türlü baskısına rağmen teslim olmadı.

Esed ilk önce siviller üzerine yüzlerce roket ve füze fırlattı, bölgedeki kanaat önderlerine suikast yaptı ama insanlar Esed’e direnmeye devam ediyordu. Esed, Hama, Halep, Humus ve diğer şehirlere yaptığını Doğu Guta’ya da yaptı. Esed Guta’ya sarin gazları ile saldırdı.
Yüzlerce yaşlı, kadın, çocuk ve erkek gazın etkisi ile nefes alamayarak öldü… Binlercesi ömürleri boyunca kendilerinde iz bırakacak yaralar aldı.
Resmi rakamlara göre bin 400, İnsan Hakları Örgütlerine göre 1729 kişi katliamda hayatını kaybetti.

Esed saldırıyı muhaliflerin kendilerinden çaldıkları kimyasal füzelerle yaptığını iddia etti fakat kısa sürede kendisinin yaptığı anlaşıldı.
Birleşmiş Milletler Suriye Bağımsız Araştırma Komisyonu, Esed hükümetinin Nisan ve Mayıs aylarında ülkenin batısındaki sekiz ayrı olayda kimyasal silah kullandığını, kullanılan maddenin sarin gazı olduğunu ifade etti.
BM komisyonu, Esed rejiminin muhaliflerin bulunduğu bölgeleri vurmak için kullandığı varil bombalarının da savaş suçu kapsamında sayılabileceğini vurguladı.
‘Katliamın hesabı sorulmadı’
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Koalisyonu (SMDK), Guta saldırısının yıldönümünde yaptığı açıklamada, Suriye halkının, katliamın boyutuna uygun bir uluslararası tavrı bulamamanın hüznü ve şaşkınlığı içerisinde olduğunu ifade etmişti.
Saldırının ardından ABD yönetimi ve uluslararası kamuoyu büyük ölçüde Esed rejimini sorumlu tutmuş, dönemin ABD Başkanı Barack Obama ‘kırmızı çizgilerin’ ihlal edildiği gerekçesiyle Esed rejimine yönelik askeri müdahalede bulunacağını açıklamıştı.
Daha sonra devreye Rusya girmiş, Moskova’nın girişimiyle Esed rejimi kimyasal silahların ülkeden çıkarılması ve imha edilmesi ile ilgili anlaşmayı kabul etmişti.
Dünyadan tepkiler
Dönemin Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül "Bu katliamı yapanlar tarihte lanetle anılacaklardır ve öyle geçeceklerdir. Ama böyle de kalmayacaktır. Uluslararası hukuk nezdinde günü geldiğinde muhakkak bunun hesabını vereceklerdir". dedi.
Dönemin İngiltere Dışişler Bakanı William Hague, Esed rejimine yaptığı çağrıda Birleşmiş Milletler yetkililerinin olayı araştırması için Suriye'ye gitmesine izin vermesi gerektiğini söyledi.
Dönemin Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, Olayı gerçekleştirenlerin eylemlerinin sonuçlarına katlanması gerektiğini söyledi.
Kimyasal katliamın mağdurları dehşetini unutamıyor
Doğu Guta'nın Ainterme bölgesinden İdlib'e göç etmek zorunda kalan Muhammed Şami, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Esed rejiminin düzenlediği kimyasal saldırıda 37 akrabasının hayatını kaybettiğini söyledi.
Saldırı sırasında bölgeden uzak olması sayesinde hayatta kaldığını vurgulayan Şami, "Saldırı sonrasında ailemi aramak için eve geldim. Kimseyi bulamadım." dedi

Yakınlarını aramaya başladığını belirten Şami, "Bulduğum akrabalarımın hepsi ölmüştü. Sanki kıyamet kopmuş gibi kaos içindeydi." diye konuştu.
Esed rejiminin düzenlediği kimyasal saldırısı sonrasında yüzlerce kişinin öldüğünü dile getiren Şami, "Gün geçtikçe rejime karşı kinim daha çok artıyor. Uluslararası toplum harekete geçmedi." şeklinde konuştu.
Kimyasal saldırıdan sonra gün boyu bölgenin havan topuyla hedef alındığını kaydeden Şami, "Kurtarılmayı bekleyen yaralılar için güvenli bölge aradık. Kimyasal saldırıda hayatını kaybedenlerin isimlerini göğüslerine yazıyordum. Amcalarım, yengelerim, kuzenlerim ve halalarım olmak üzere toplam 37 akrabamı kaybettim." ifadelerini kullandı.
Kimyasal katliam İdlib'de protesto edildi
İdlib il merkezinde toplanan halk, "Adalet meşalesinin sönmesine izin vermeyeceğiz", "Mağdurlar adına sesimizi yükseltiyor ve onlar için adalet talep ediyoruz", "Esed rejiminin kimyasal silahlarla yaptığı katliamlar sadece kurbanlara değil tüm insanlığa karşıdır" ve "Kurbanların ruhları hala adaleti bekliyor" yazılı Arapça ve İngilizce dövizler taşıdı.

Suriye İnsan Hakları Ağı verilerine göre, Esed rejimini düzenlediği saldırıda ölenlerin 1100’ünden fazlasının kadın ve çocuk olduğunu, 5 bin sivilin de zehirli gazdan etkilendiğini belirten Halife, "Siviller uyudukları sırada öldürüldü. Katliamın faillerinin aydınlatılmasını istiyoruz. Katilleri unutmak mümkün değil. Cezalandırılana kadar gündemde tutmaya devam edeceğiz." ifadesini kullandı.

Gösteriye katılanlardan İsmail Abdullah da Doğu Guta ve tüm kimyasal silah katliamlarından kurtulanların ailelerinin seslerinin duyulması için gösteri düzenlediklerini dile getirdi.
Seslerini yükselterek adalet arayışında olduklarını vurgulayan Abdullah, "Uluslararası toplumdan kararlı adımlar atmasını talep ediyoruz." dedi.
Esed yüzlerce kimyasal saldırı yaptı
Esed rejimi, iç savaş boyunca Şam ve kırsalındaki bölgeleri 102, İdlib'i 45, Hama'yı 30, Halep'i 26, Humus'u 7, Dera'yı 3, Deyrizor'u 3, Lazkiye'yi ise 1 kez kimyasal silahlarla hedef aldı

Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), bu saldırılarda ölenlerden 1500'den fazlasının kimlik bilgilerini kaydetti.
Rusya ve Çin'in vetoları
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi toplantılarında rejim lehine toplam 16 kez veto kullanan Rusya ve Çin, kimyasal silah saldırılarını konu alan oturumlarda ise 6 kere yine rejimi koruyacak biçimde bu hakka başvurdu.