The Guardian: Trump Ukrayna'yı sattı ancak AB'yi ikna edebilecek mi?

Trump'ın dünyasındaki yaklaşım “kimin fiyatının ne kadar olduğu” üzerine şekilleniyor. Peki Trump yeraltı zenginlikleri karşısında sattığı Ukrayna konusunda Avrupa'yı ikna edebilecek mi?

1. resim

ABD'nin önde gelen yayın organlarından The Guardian'da, ABD Başkanı Trump'ın Ukrayna planının ve Avrupa Birliği ülkelerin sürece dair tepkilerinin ve beklentilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Trump'ın Rusya'yı imzaya ikna etmek için Ukrayna ve müttefiki olan Avrupa ülkelerine taviz vermeleri yönünde baskı yapmaya hazır olduğunun sinyallerini verdiği tespiti yapılan analizde, Trump için şu anda önemli olan tek konunun Ukrayna'nın altında yatan nadir toprak elementlerinin değeri olduğu belirtildi.

Analizde ayrıca; Trump'ın bu yaklaşımı doğrultusunda Avrupa ülkelerinin olası yaklaşımına dair öngörülere yer verildi.

İşte The Guardian'da yayınlanan analiz:

Donald Trump'ın dünyasında her şeyin bir fiyatı vardır ve ortak değerler askeri yardım için kredi sağlayamaz.

Diğer bir ifade ile ABD Başkanı Trump için, şu anda Ukrayna'nın doğusunun kana bulanmış toprakları kimin kontrol ettiğinin hiç bir önemi yok. Yeter ki altında yatan nadir toprak elementlerine erişebilsin.

Trump'ın müzakere edeceği şey yüksek ihtimalle burada kimin galip geldiği değil buradaki zenginliklere kimin sahip olacağıdır.

Nitekim Trump, Rusya'yı imzaya ikna etmek için Ukrayna ve müttefiki olan Avrupa ülkelerine taviz vermeleri yönünde baskı yapmaya hazır olduğunun sinyallerini verdi.

Trump'a kalan tek şey ise bir fiyat belirlemek olacak.

Trump'ın Ukrayna planı

Trump seçim süreci boyunca tekrarladığı gibi Oval Ofis'e girdiğinde de yaptığı ilk açıklamada;

"Sadece barış için buradayım. Milyonlarca insanın öldürülmesini durdurmaktan başka hiçbir şey umurumda değil."

ifadelerini kullandı.

Elbette ABD'nin Ukrayna'ya yıllardır verdiği ve savaşı kazanmasa da ülkenin kendini savunmasına yardımcı olmak üzerine kurulu desteğin nasıl tersine döndüğünü kelimelerle ifade etmek zor.

Biden yönetimi Rus saldırganlığının semptomlarının yönetilmesine yardımcı oldu ve şimdi Trump tedaviyi sağlayacağını söylüyor.

Ancak kesinlikle belirtilmesi gerekiyor ki; bu istenmeyen bir tedavi.

Rusya'nın 2022'deki geniş çaplı işgalinden bu yana Beyaz Saray'daki yaklaşım, "Ukrayna olmadan Ukrayna hakkında hiçbir şey yapılmaz" şeklindeydi.

Biden yönetimi de bu minvalde açıklamalar yapıyor ve düzenli olarak kamuoyu önünde Ukrayna'nın ne zaman müzakereye hazır olacağına kendisinin karar vereceğini söylüyordu.

Ancak görünen o ki Trump'ın ardından bu yaklaşım değişti.

Bu noktada Biden yönetiminin Ukrayna'ya en büyük ihaneti, ABD seçimlerini kaybederek Ukrayna'nın kaderini Trump'a bırakması oldu.

Bazı Ukraynalı ve Rus gözlemciler, ABD başkanının burada daha derin bir planı olduğuna inanıyor olabilir. Belki de Avrupa'yı konsolide etmek ve ardından petrol fiyatını düşürürken Rusya'ya birleşik bir cephe olarak baskı yapmak gibi. Ancak Gazze'de ya da ABD'de yaptıklarına bakılırsa, daha derin bir planı yok gibi görünüyor.

Sürecin geleceği

Trump'ın Ukrayna planının ortaya koyan General Keith Kellogg yerine, Gazze'de rehineler için ateşkes anlaşmasını müzakere eden Steve Witkoff'u bu konuda görevlendirmesi, sürecin en üst düzeyde duygusuz olacağına işaret ediyor.

Yani Trump'a göre bu sadece başka bir emlak anlaşması olacak.

Şimdi Avrupa'nın büyük bir kısmı, Trump'ın, Moskova ve Washington arasında özel olarak müzakere edilen bir güvenlik anlaşmasıyla NATO koruması olmaksızın Avrupa birliklerini Ukrayna'ya göndermeye çalışarak doğu kanatlarında bir oldubittiye yol açıp açmayacağını merak ediyor.

Bir Avrupalı yetkiliye göre, Trump zamanı geri almaya çalışabilir ve Baltık ülkeleri, Polonya ve diğer eski komünist ülkelerde konuşlu ABD güçlerinin geri dönmesini talep ederek, savunmalarını garanti altına almak için orada Amerikan birlikleri olmadan Rusya'nın daha fazla toprak ele geçirmesi endişelerini artırabilir.

Aslında Trump Rusya ile değil Avrupa ile pazarlık yapıyor ve görünen o ki; Avrupa da karşı teklifini sundu.

AB'nin dış politika şefi Kaja Kallas gelişmelerin ardından yaptığı açıklamada;

"Müzakereler başlamadan hiçbir şeyi masadan kaldırmamalıyız. Arkamızdan yapılacak herhangi bir anlaşmanın işe yaramayacağı açık. ABD'nin hem Avrupalılara hem de Ukraynalılara ihtiyacı var."

değerlendirmesinde bulundu.

Bu gelişmelerin ardından asıl soru şu anda, Trump için kimin fiyatının ne kadar olduğu olacak!

Kaynaklar

Tartışma