Türkiye ile Mısır: Yeni bir süreç mümkün mü?
Kahire ve Ankara’dan art arda gelen mesajlar gözleri bir kez daha Doğu Akdeniz’deki enerji denkleminin yeni bilinmezlerine çevirdi… Yaklaşık 8 yıllık bir ‘yüksek gerilim dönemi’ sonrasında Türkiye ve Mısır’ın ilişkilerinin normalleşmesi mümkün mü yaklaşımının yanında ‘Eğer anlaşma olursa bunun enerji dışındaki alanlara yansıması nasıl olur?’ sorusunun yanıtı da büyük önem taşıyor…

Arap Baharı ilk başladığı dönemde bu hareketin sadece ülkelerin iç işleriyle sınırlı kalmayıp oldukça geniş bir coğrafyayı etkileyeceği hemen herkesin malumuydu… Hüsnü Mübarek’in 2011’deki istifası, yerini ülkenin istihbarat başkanına bırakması, göstericilerin hoşnut olmaması ve devam eden olayların ardından gelinen Haziran 2012 seçimleri…

Mısır’da ilk kez şeffaf olarak yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından İhvan’ın Adayı Muhammed Mursi’nin yüzde 51’in üzerinde oyla başa gelmesi ve henüz iktidarının birinci yılında başında Mısır Genelkurmay Başkanı Abdulfettah El Sisi’nin bulunduğu askeri darbe ile devrilmesi…
Sonrasındaki gelişmeleri hemen herkes biliyor… Sisi’nin yönetime el koyması, dış ülkelerden darbecilere gelen destek mesajları ve mali yardımlar, Ankara-Kahire arasındaki ilişkilerin en alt seviyeye inmesi…
İlk işaret fişeği 2016’da
Akdeniz’e karşılıklı kıyısı olan iki büyük gücün birbirini hedef alan açıklamaları Suriye’den Irak’a, Libya’dan Yemen’e kadar çok farklı alanlarda ‘sahada farklı kutuplarda yer alma’ sürecini beraberinde getirdi.
Herkes işlerin ne zaman düzeleceğini düşünürken 2016 yılında dönemin Başbakanı Binali Yıldırım’dan gelen açıklama kamuoyunda yeni bir dönemin ilk işareti olarak algılandı.
Yıldırım, 29 Haziran 2016’daki demecinde var olan bu durumun ekonomik anlamda iş birliği yapmak için büyük bir engel olmadığını kaydederken, Mısır ise bu durumu olumlu karşıladı ve Ankara’dan mevcut Mısır hükümetini kabul etmesini istedi.
15 Temmuz sonrası yeniden gerilen ilişkiler
Kamuoyunda ‘Mısır ile yeniden ilişkilerin kurulması nasıl olacak?’ tartışmaları yapılırken, 15 Temmuz 2016’da FETÖ’nün darbe girişimi ve Kahire’den bu konuda gelen açıklamalar iki ülkeyi yakınlaşmanın eşiğinden alıp yeniden karşıt duruma taşıdı.

Kahire yönetimi FETÖ’cülere açıkça destek vermekle kalmamış, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, Mısır'ın Al Ghad televizyonunda küstah açıklamalarda bulunmuştu. Terörist başının Batı'ya 'Türkiye'ye müdahale edin' çağrısı yaptığı kanal Al Ghad hakkında çarpıcı bir detay ortaya çıkmış, kanalın 15 Temmuz darbe girişimini finanse ettiği Batı basınında da yer alan Muhammed Dahlan'a ait olduğu medyada dillendirilmişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ilk mesaj
Darbe girişimi sonrasın kriz döneminin derinleştiği Türkiye-Mısır ilişkilerinde ikinci yükseliş noktası ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cuma namazı sonrası yaptığı bir açıklamanın ardından başladı…
2020 Ağustos’unda yapılan açıklama Yunanistan ile Mısır’ın Doğu Akdeniz’de Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşması’na imza atmasının hemen sonrasında geldi. Erdoğan önce Mısır’ı bu konuda anlamakta zorlandığını söyledi, sonrasında kamuoyunun ilk kez duyduğu o kritik bilgiyi paylaştı: “Şu anda istihbarat örgütümüz, onların istihbarat örgütüyle görüşmelerini devam ettiriyor, devam ettirecek.”

Mısır’dan yeni hamle: 28. meridyene dikkat!
İstihbarat örgütlerinin temas kurduğu, her iki ülkenin dışişleri bakanlarının yıllar sonra yüz yüze görüştüğü bir ortamın ardından Kahire’nin ilan ettiği bir ihale sürecin geldiği nokta açısından önemli ipuçları taşıyor…
Geçen ay Akdeniz'de petrol ve doğal gaz arama faaliyetleri için başlattığı ihalelerde yayımlanan haritalar aslında ilk olarak Yunan medyasında ‘kriz’ olarak ele alındı.
Atina merkezli haberlere göre Kahire hükümetince yayımlanan ihale haritasında, batıdaki bölgelerin Yunanistan ve Mısır arasında imzalanan MEB anlaşmasına göre belirlendiği, 28. meridyenin doğusunda yer alan bir parselin ise Türkiye'nin, Türkiye-Libya anlaşmasını imzalamasından birkaç gün önce BM'ye bildirdiği Türk kıta sahanlığının güney sınırlarında son bulduğu belirtildi.
Bu hamle; uluslararası ilişkileri bilen herkes için ‘Kahire-Ankara hattında yeni bir zeytin dalı’ olarak algılandı.

Ankara’dan ‘müzakere’ sinyali
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bu gelişmeyi nasıl değerlendirdiği sorusuna, “Doğu Akdeniz'de en uzun karasuları ve sınırları olan iki ülke olarak ilişkilerimizin seyrine göre biz de yarın deniz yetki alanları konusunu Mısır'la müzakere edebiliriz. Kendi aramızda da ileride bir anlaşma imzalayabiliriz” yanıtını verdi.
Çavuşoğlu’na göre her iki ülke de birbirlerinin çıkarlarına saygı göstermeli… Peki neydi bu çıkarlar? Mısır ve Türkiye birbirinden ne istiyordu?
Kahire yönetiminin ilk talebi Sisi hükümetinin tanınması, Ankara’dan ‘Darbeci Sisi’ başta olmak üzere üst düzey isimlerin kötü söylemlerinden vazgeçmesi. Diğer bir husus tabi ki de İhvancılar… Mısır, İhvancı kimi isimlerin Ankara’nın korumasında olduğunu, bu kişilerin halen Mısır yönetimine karşı kimi faaliyetlerde bulunduğunu iddiasında…
Taleplerden biri de doğal olarak Libya… Sınır komşusundaki gelişmeleri yakından takip eden Kahire yönetimi, Ankara’nın Libya’ya yönelik adımlarını ‘tehlikeli’ buluyor ve bilhassa Suriye’den bölgeye savaşçı gönderildiği iddiasıyla bu konuda olumlu yaklaşımlar bekliyor.
Ankara ise Doğu Akdeniz’deki enerji denkleminde Libya’ya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınmasından İsrail’in bölgedeki durumuna ve askeri iş birliklerine kadar çok farklı alanlarda Mısır’ın neler yapabileceğini görmek istiyor.
Genel itibariyle ‘yumuşama ve diyalog’ tarafında görünen Ankara’nın yakın gelecekte Kahire’ye bir büyükelçi atanması ve Doğu Akdeniz’deki MEB anlaşmalarında Mısır ile ortak bir noktada buluşup buluşamayacağı merak ediliyor…