Türkiye’nin en büyük dolandırıcısı Sülün Osman’ın inanılmaz hikayesi

Türkiye tarihinin en büyük dolandırıcılarından biri olarak bilinen Osman Ziya Sülün, nam-ı diğer Sülün Osman, 1950’ler ve 1960’ların İstanbul’unda yaptığı sahtekarlıklarla tanındı.

1. resim

Şehir efsanelerine konu olan işleriyle, kendisini dolandırmaya çalışanları bile ustalıkla kandırmasıyla meşhur olan Sülün Osman, zekâsı ve hazırcevaplığı ile topluma meydan okudu.

Sülün Osman kimdir?

Sülün Osman, Türkiye'de "dolandırıcılar kralı" olarak bilinen Osman Ziya Sülün’ün takma adıdır. 1923 yılında İstanbul'da doğan Sülün Osman, 1950'li ve 60'lı yıllarda özellikle İstanbul'da yaptığı sıra dışı dolandırıcılık hikayeleriyle ün kazanmıştır. Özellikle kamuya açık alanları ve meşhur yapıları kendi malıymış gibi satma girişimleriyle tanınır.

Sülün Osman’ın sözleri

"Hayatım boyunca beni dolandırmaya kalkışmamış tek bir kişiyi dolandırmadım" sözü, Sülün Osman’ın dolandırıcılık anlayışını ve karakterini yansıtan bir örnektir. Osman, yalnızca 'uyanık' geçinenleri hedef alarak onları kendi hırslarıyla baş başa bıraktığını düşünüyordu. Bu şekilde, aslında insanların zaaflarını ve açgözlülüklerini cezalandırdığını savunuyordu.

Kemal Sunal’a ilham kaynağı oldu

Sülün Osman’ın dolandırıcılık hikayeleri, ünlü Türk sineması karakteri Kemal Sunal’ın filmlerine ilham kaynağı olmuştu. Sunal’ın canlandırdığı saf ama kurnaz karakterlerin birçok sahnesinde, Sülün Osman’ın hikayelerinden izler bulmak mümkündür. Bu filmlerle birlikte, Sülün Osman Türkiye’de geniş kitleler tarafından tanınır hale geldi ve dolandırıcılık hikayeleri birer şehir efsanesine dönüştü.

Haydarpaşa Garı ve İstanbul’un yenilgisi

Sülün Osman’ın birçok dolandırıcılığı, İstanbul’un simgesi haline gelen tarihi yerlerde gerçekleşti. En bilinen hikayelerinden biri, Haydarpaşa Garı’nda dolandırdığı insanlarla ilgilidir. Trenden inenlerin gözünde büyük şehir İstanbul’u 'yenmeyi' planlayan kişileri kandıran Sülün Osman, onları İstanbul’un büyüklüğü ve karmaşıklığı ile yüzleştirirdi. Böylece, insanların saflıklarını ve kibrini kullanarak onları tuzağa düşürmeyi başardı.

Saat Kulesi numarası ve Galata’nın satışı

Sülün Osman’ın dolandırıcılıklarındaki yaratıcılık, onu diğer dolandırıcılardan ayıran en önemli özellikti. Dolmabahçe Saat Kulesi önünde, saatine bakıp ayar yapanlardan saat ayarlama ücreti talep ederdi. Bu gösterişli kuleyi kendisinin olarak tanıtarak, saflıklarına yenik düşenlere uygun bir ücret karşılığında satma girişiminde bulunurdu. Bu yöntemle Dolmabahçe Saat Kulesi, Galata Köprüsü ve Galata Kulesi gibi İstanbul’un simgelerini defalarca kez 'satmıştır.'

Hapse düşüşü ve 'Alınteri ile yaşamak' konferansı

Sonunda dolandırıcılıkları sonucunda hapse düşen Sülün Osman, burada dahi fark yaratmayı başardı. Hapishanede, ‘Alınteri ile Yaşamak’ temalı konferanslar verdi. Bu konferanslarda, kendisinin bile bir 'uyarı' amacı taşıdığını söyleyerek, insanlara dürüst bir yaşamı ve alın teriyle çalışmanın önemini anlatmaya çalıştı. Hayatı boyunca bir ‘kötü adam’ olarak anılsa da, aslında topluma dolaylı olarak bir ders vermeye çalıştığını savundu.

Sülün Osman’ın Türk kültüründeki yeri

Sülün Osman, yalnızca bir dolandırıcı değil; aynı zamanda Türk toplumunun şehirleşme sürecindeki saflıklarını, zaaflarını ve zayıflıklarını da gözler önüne seren bir karakterdir. Bu nedenle, hikayeleri halen dilden dile anlatılmakta, hatta bazı edebi eserlere, tiyatro oyunlarına ve belgesellere konu olmaktadır. Sülün Osman’ın hikayeleri, Türkiye’nin yakın tarihinde değişen toplumsal yapının ve insan ilişkilerinin bir yansıması olarak kabul edilebilir.

Sülün Osman’ın hayat hikayesi, sadece bir dolandırıcı hikayesi olarak görülmemeli; aynı zamanda toplumun ve bireylerin zaaflarını gösteren, ders alınacak bir örnek olarak değerlendirilmeli. Onun hikayeleri, dolandırıcılığın sınırlarını zorlayan, sıra dışı bir zeka örneğiyle dolu. Sülün Osman, Türk halkı için efsaneleşmiş bir karakter olarak, Türkiye kültür tarihinde benzersiz bir yere sahip olmaya devam ediyor.

Bu dolandırıcıdan çıkarılacak en büyük ders ise belki de insanın açgözlülüğünün ve saflığının, dolandırıcıların en büyük sermayesi olduğudur.

Tartışma