ABD Temsilciler Meclisi üyelerinden hükümete Elon Musk uyarısı: Çin'in etkisi altında kalabilir
ABD Temsilciler Meclisi'nin Çin özel komitesinin Cumhuriyetçi ve Demokrat liderleri, Çin'in Elon Musk üzerinden ABD politikalarını kendi lehine çevirmeye çalışabileceği konusunda uyarıda bulundu.
ABD Temsilciler Meclisi'nin Çin ile ilgili özel komitesinin Cumhuriyetçi ve Demokrat liderleri, Çin'in Elon Musk'ı etkileyerek ABD'nin politikalarını suistimal etmeye çalışabileceği konusunda uyarıda bulundu. Meclis üyeleri, hükümeti Washington’un bu tür girişimlere karşı koyması gerektiğini vurguladı.
Cumhuriyetçi komite başkanı John Moolenaar ve Demokrat üye Raja Krishnamoorthi, Çin Komünist Partisi’nin, Çin’de ticari çıkarları bulunan Musk gibi ABD’li iş insanlarını Washington ile yaptığı müzakerelerde kendi hedeflerini ilerletmek için kullanmak istediğine inandıklarını belirtti.
"Her fırsatı değerlendirmeye çalışacaklar"
Moolenaar, Washington'daki Brookings Enstitüsü tarafından düzenlenen bir etkinlikte, “Elon Musk konusunda, Çin Komünist Partisi’nin her fırsatı değerlendirmeye çalışacağını düşünüyorum,” dedi.
Kongre'nin, Musk’ın Çin politikalarını etkilemesini önleme konusunda bir rolü olup olmadığı sorulduğunda ise, “İnsanlar bu durumu dikkatle izleyecek ve onun Çin politikasını etkilemediğinden emin olacak mı? Bence evet,” diye ekledi.
Musk, Beyaz Saray ve Çin’in Washington Büyükelçiliği, yorum taleplerine hemen yanıt vermedi.
Çin’in gündeminde acil konular var. İkinci döneminin henüz birinci ayını tamamlayan Başkan Donald Trump, Çin mallarına ek %10 gümrük vergisi getirdiğini açıkladı, Çin’in ABD’deki yatırımlarına daha fazla kısıtlama getirilmesi çağrısında bulundu ve Çin’e karşı sert tutumuyla bilinen isimleri kilit görevlere atadı.
Musk, 2024 seçimlerinde Trump’ın en büyük bağışçılarından biri olmasının yanı sıra dünyanın en zengin insanı olarak, Pekin için Trump’a doğrudan ulaşabilecek potansiyel bir aracı olarak görülebilir. Musk, son dönemde Trump’a en yakın Beyaz Saray danışmanlarından biri haline geldi.
Trump, Musk’ı federal hükümeti radikal bir şekilde küçültmeye yönelik önemli bir projeye liderlik etmesi için görevlendirdi. Musk, yıllardır Çinli üst düzey yetkililer, hatta Devlet Başkanı Şi Cinping ile temaslarını sürdürüyor.
Tesla'nın Çin'deki satışları
Çin ayrıca Musk’a, onun da arzulayabileceği bazı avantajlar sunabilir. Musk’ın Çin’deki en büyük ticari yatırımı, kurucu ortağı ve CEO’su olduğu elektrikli otomobil şirketi Tesla. Geçtiğimiz yıl Tesla, araçlarının %36,7’sini Çin’deki müşterilerine teslim etti ve bu, şirketin küresel çapta en büyük ikinci pazarı konumunda.
Ancak Tesla’nın Çin’deki pazar payı, yerel elektrikli araç üreticilerinin büyümesiyle azalmaya başladı. Ayrıca şirket, otonom sürüş özelliklerini piyasaya sürme konusunda Çin’de düzenleyici engellerle karşılaşırken, yerel şirketlerin bu alanda ilerlemesine izin verildi.
Brookings etkinliğinde konuşan Krishnamoorthi, Pekin’in Musk’ı, Trump’ın ulusal güvenlik ekibindeki Çin’e karşı sert tutumuyla bilinen isimleri aşmak için bir fırsat olarak gördüğünü belirtti. Buna, Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz da dahil.
Krishnamoorthi, konu ile ilgili yaptığı açıklamada şu ifadelerde bulundu:
Onu kesinlikle bir varlık olarak görüyorlar, Rubio’yu, Waltz’ı ve kendi politikalarına daha az dostane yaklaşan diğer isimleri devre dışı bırakabilecek bir araç olarak değerlendiriyorlar. Umarım başkan, herkesin görüşlerini dikkatle dinleyecektir.
Milletvekilleri, bu iddialarını destekleyen kanıtların ayrıntılarını paylaşmadı.
Beyaz Saray, Musk’ın Trump yönetiminde herhangi bir karar alma yetkisine sahip olmadığını ve onun verimlilik girişiminin ABD dış politikasıyla doğrudan bir bağlantısının bulunmadığını açıkladı.
Trump'ın Rusya ve Çin'e yakınlığı endişe kaynağı
Trump’ın, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e yönelik övgü dolu sözleri, ABD'de bazı kesimlerde endişe yaratıyor. Bu endişelerden biri, Trump’ın Pekin’le büyük bir anlaşmaya varmaya çalışırken Tayvan’ı göz ardı edebileceği yönünde.
Çin, Tayvan’ı kendi topraklarının bir parçası olarak görürken, Taipei uzun süredir Washington’u en önemli müttefiki olarak görüyor. Bu da Çin için büyük bir rahatsızlık kaynağı.
Krishnamoorthi, Trump’ın Tayvan’a verilen destek veya Güney Çin Denizi’nde seyrüsefer serbestliği gibi temel ABD çıkarlarını, Şi ile doğrudan görüşmelerde pazarlık unsuru haline getirebileceğinden endişe duyduğunu ifade etti.
Moolenaar ise Trump’ın ulusal güvenlik ekibine güvendiğini, ancak Pekin’in geçmişte verdiği sözleri tutmadığını göz önünde bulundurarak Çin ile yapılacak görüşmelerden fazla beklentiye girilmemesi gerektiğini söyledi.
Bununla birlikte, Tayvan parlamentosu tarafından önerilen savunma bütçesi kesintilerine karşı çıkarken, bu durumun “yanlış bir mesaj” vereceğini belirtti.
“Tayvan’ın kendi ulusal güvenliğinin önemine dair içsel bir bölünme yaşaması mümkün olmamalı,” dedi.