Asia Times: Trump'ın Ukrayna hamlesi Avrupa'yı nasıl alarma geçirdi?
Trump'ın Ukrayna hamlesi Avrupa ülkelerini tam anlamı ile saf dışı bıraktı! Avrupa ülkeleri savaşa tek başına devam edebilir mi? NATO ittifakının geleceği tehlikede mi?
Kanada merkezli yayın organlarından Asia Times'da Trump'ın Putin ile görüşerecek Ukrayna Savaşı'nı bitirme hamlesinin geleceğinin ve Avrupa ülkelerinin sürece dair olası tepkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Savaşın geleceğini Avrupa'nın güvenliği ile bağdaştıran Avrupalı liderlerin, Trump ve Savunma Bakanı Pete Hegseth tarafından ciddi bir darbe aldığı belirtilen analizde, Avrupalıların Ukrayna'da savaşı sürdürmek için ne silahlarının ne de yeterli paralarının olmadığına dikkat çekildi.
Analizde ayrıca, Avrupa, Putin ve Trump bir anlaşma üzerinde uzlaşırsa Avrupa'nın yapabileceği çok az şeyi olduğu ve Avrupa'nın ABD olmadan kendi başına savaşa devam etmek isterse NATO ittifakının geleceğini riske atacağı belirtildi.
İşte Asia Times'da yayınlanan analiz:
Ukrayna savaşının devam etmesini güçlü bir şekilde destekleyen Avrupalı liderler, Trump ve Savunma Bakanı Pete Hegseth tarafından ciddi bir darbe aldılar.
ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth Rusya-Ukrayna savaşının geleceğine dair Avrupa ülkelerini şok eden açıklamalarda bulundu.
1. Ukrayna'nın NATO üyeliği masadan kalkmıştır. Ukrayna NATO'ya katılmaya davet edilmeyecektir.
2. ABD, barışı koruma da dahil olmak üzere hiçbir nedenle Ukrayna'ya asker göndermeyecektir.
3. ABD artık Ukrayna'ya silah ve destek sağlamayacak ya da bunun için ödeme yapmayacaktır. Ukrayna'ya destek sağlamak Avrupalı NATO üyelerinin sorumluluğunda olacaktır.
4. ABD NATO'yu desteklemekle birlikte, Amerikan katılımı adil ve eşit olmalıdır, yani NATO üyelerinin katkılarını önemli ölçüde arttırmaları gerekecektir.
5. Ukrayna 2014 öncesindeki sınırlarına geri dönemeyecek, bu da ABD'nin Ukrayna'dan önemli toprak tavizleri beklediği anlamına geliyor.
Bu arada Başkan Trump, Rusya Devlet Başkanı Putin ile bir buçuk saatlik bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
Görüşmeden çıkan en önemli sonuç Putin'in Ukrayna ve diğer güvenlik konularında ABD ile müzakerelere başlamaya istekli olduğunu söylemesi oldu.
Trump-Putin görüşmesinde güvenlik meseleleri, enerji, yapay zeka ve “doların gücü” gibi pek çok konu ele alındı.
Görüşmenin ardından Trump'ın Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy'i Putin ile yaptığı görüşme hakkında “bilgilendirmek için” aradığı anlaşılıyor. Ayrıca hemen müzakere ekibini kurdu.
Trump müzakereleri yürütmek üzere Dışişleri Bakanı Marco Rubio, CIA Direktörü John Ratcliffe, Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Waltz ve Büyükelçi ve Özel Temsilci Steve Witkoff'u görevlendirdi.
Katılımcılar listesinde emekli Korgeneral Keith Kellogg'un yer almaması dikkat çekiciydi.
Kellogg, Ukrayna konusunda taviz almanın bir yolu olarak Rusya'ya yönelik yaptırımların önemli ölçüde arttırılması fikrini açıkça dile getiriyordu.
Sürecin geleceği
Bu yorumlar Trump'ın Putin ve Rusya'ya yaklaşımını doğrudan baltaladı ve Ukrayna savaşının devam etmesini sağlamak için Kellogg'un fikri gibi görünüyor.
Kellogg'un Ukrayna'da yeniden bir oyuncu olarak ortaya çıkıp çıkmayacağını zaman gösterecek. Avrupa'nın savaş yanlısı liderlerinin, AB ile birlikte, halının ayaklarının altından çekilmesinden sonra geleceği düşünmeleri zaman alacaktır.
Avrupalıların Ukrayna'da savaşı sürdürmek için ne silahları, ne askerleri ne de paraları var. ABD oyunda yer almazsa savaşı sürdürmek için fazla destek de alamayacaklar.
Diğer yandan Avrupa, ABD olmadan kendi başına devam etmek isterse NATO ittifakının geleceğini riske atmış olur.
Trump yönetimi, Ukrayna da dahil olmak üzere yukarıdaki ülkelerin birçoğunda bir tür CIA cephesi gibi hareket eden USAID'i tasfiye ediyor. Bu para ve destek kaynağının kesilmesiyle birlikte AB, finansın çok ötesine geçen ciddi bir sorunla karşı karşıya kalacaktır.
AB'nin (ve onunla birlikte NATO'nun) demokrasiyi desteklediği yönündeki sahte argüman artık açığa çıkmıştır. Meşruiyet kaybı yönetici elitler için gerçek bir tehdittir.
Trump'ın önemli bir jeopolitik perspektifi var. Bu bakış açısı; Avrupa'nın güvenliği önemlidir ancak Rusya tarafından tehdit edilmemeli şeklindedir.
ABD, son derece modern bir sanayi üssüne, devasa bir işgücüne ve giderek daha iyi donanımlı ve güçlü bir orduya sahip olan yeniden dirilen bir Çin ile karşı karşıya.
Trump'ın bakış açısına göre, küresel güç ilişkilerini dengelemeye yardımcı olabilecek daha dostane bir Rusya'ya ihtiyacı var.
Bunun için de derin bir kargaşa içinde olan ve karşılıklı düşmanlıkla beslenen ABD-Rusya ilişkilerini yeniden tanımlamanın yollarını bulması gerekiyor. Trump, Putin'le yaptığı 90 dakikalık görüşmede, gelecekte ilişkileri iyileştirmek için bir temel oluşturabilecek ekonomik ve teknolojik kabiliyetleri de görüştü.
Şu anda kimse Ukrayna için bir anlaşma yapılıp yapılamayacağını söyleyemez, ancak iki tarafın bir şeyler yapabileceğine dair daha iyimser olmak için nedenler var.
Avrupalıların geri adım atıp atmayacağını ve Ukrayna konusunda bir anlaşmayı sabote etmeye çalışıp çalışmayacağını görmemiz gerekecek.