Çok kutuplu dünyada yükselen güçler ve Türkiye'nin Afrika politikası
Uluslararası sistemde yükselen güçler olarak Türkiye ve Rusya, küresel meselelerde nüfuz için sıklıkla sıkı bir rekabet içindedir. Ve bu rekabet Afrika kıtasına da uzanıyor. Afrika Boynuzu'ndan Libya'ya kadar, Rusya ve Türkiye, artan kaynak ticareti için rekabet ediyor, yeni tüketici pazarları için savaşıyor ve Afrika ülkeleriyle ortaklık kurarak etki alanları arıyor.

Bu iki güç bölgede, bölgesel kaynak ve enerji piyasalarındaki konumlarını güçlendirmede, kıtanın stratejik ve askeri değeri konusunda bölgesel ortaklıklar kurmada ve yerel güçlerle askeri ilişkiler kurmada çeşitli adımlar attılar ve atmaya devam ediyorlar.
Rusya ve Türkiye'nin 'Afrika yarışında' savaşacak çok şeyi var. Ancak aynı zamanda önemli işbirliği fırsatları ve ortak çıkarlar da var. Bu karşılıklı çıkar vektörleri, hem Rusya hem Türkiye hem de Afrika ülkeleri için sinerjik ve çok farklı kazanımlar yaratabilir.
Rusya ve Türkiye arasında hem ülke çapında hem de bölgesel olarak kurulan siyasi ve ekonomik bağlar, çok kutuplu yeni bir dünyanın yaratılması konusunda Türk ve Rus hükümetleri arasında yeni ortaklık noktaları da oluşturabilir.
Afrika için yarışta Rusya'nın rolü ve Türkiye'nin rolü analiz edildiğinde, iki gücün “bitiş çizgisini” nasıl geçeceğine dair belirgin şekilde farklı yaklaşımlara sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Afrika Devlet Başkanları ile Rus veya Türk mevkidaşları arasındaki stratejik ortaklıkların, kamuoyuna duyurulan ticaret anlaşmalarının ve üst düzey zirvelerin ve toplantıların içeriğine dayanarak iki sonucun ortaya çıktığı söylenebilir.
Türkiye, Rusya'dan çok daha uzun süredir bir Afrika stratejisi izliyor ve bu strateji, benzer sembolik niteliklere sahip olmasına rağmen Rusya'nınkinden daha farklı bir yol takip ediyor.
Rusya'nın Afrika'daki başlıca ilgi alanları; Zimbabwe'de elmas gibi doğal kaynakların çıkarılması, Mısır ve Güney Afrika'da nükleer santrallerin RosAtom tarafından kurulması, Libya'daki Al Sahra petrol sahalarındaki petrol kaynaklarının Taftneft tarafından işlenmesi ve Mali, Nijerya, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Angola'da silah ve güvenlik hizmetlerinin tedariğinin Rus Rosoboronexport ve Rus güvenlik tedarik pazarında yer alan diğer kuruluşlar tarafından yapılması.
Türkiye'nin Afrika'daki stratejisi ise daha çeşitli.Türk hükümetinin 2005 yılını “Afrika Yılı” ilan etmesinin ardından, Afrika'daki açılımlarında “Yeni-Osmanlı” vizyonu izlemiştir. Bu vizyon; siyasi, ekonomik ve diplomatik bağların yanı sıra, hem Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuzey ve Sahra Afrika'daki faaliyetlerine hem de Orta Afrika gibi modern Afrika devletleriyle ortak bir Müslüman kimliğine dayanan bağları esas alan bir yaklaşımdır.
Türkiye, Afrika'daki kalkınma yardımı varlığını genişlettiği için önemli bir kamuoyu başarısı elde etti. Senegal'de Dakar-Blaise Diagne havaalanı ve demiryolu hattının oluşturulmasından, 15.000'den fazla öğrenciye burs verilmesine ve Libya, Somali ve bazı diğer ülkelere kalkınma ve askeri yardım verilmesine kadar yapılan Türk faaliyetleri, Türkiye'nin bölgedeki etkisini artırdı.
Türk Kalkınma Ajansı (TİKA) son birkaç yılda Afrika ülkelerine 1 milyar dolar aktarırken, Afrika'daki doğrudan Türk yatırımı 10 milyarı aştı ve Türkiye'nin Afrika ülkeleriyle ticaret hacmi 2021'de 26 milyara ulaştı.
Türkiye: Neo-Osmanlı vizyonu
Türkiye'nin küresel meselelerde son dönemde ortaya koyduğu daha büyük dış politika hedefleri Afrika'daki uygulamalarında da kendisini gösteriyor.
Neo-Osmanlıcılık, Türkiye'nin dış politika doktrininde resmi olarak kodlanmasa da, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve diğer üst düzey yetkililerin açıklamalarında geniş yankı buluyor. Bu Neo-Osmanlı vizyonu, Türk dış politikasına rehberlik ediyor ve İsrail'den Akdeniz'e, “Mavi Vatan” doktrininden askeri yaklaşımlarına kadar Türkiye'nin hamlelerini şekillendiriyor.
Bütün bu adımlar, Rusya ve Türkiye'yi ekonomik bağlar kurmaya ve bölgedeki çıkarlarını ilerletmeye sevk edebilir. Hatta karşıt tarafları destekledikleri Libya'da ortak çıkar noktalar bulunmasına kadar uzanabilir. Benzer şekilde bu durum, Cibuti ve Somali'de de yaşanabilir.
Farklı alanlarda faaliyet gösteren fakat etki ve kaynaklar açısından birçok alanlarda örtüşen Türkiye ve Rusya, çok kutuplu bir dünyada yükselen güçler olarak daha fazla ortak nokta bulabilir.
Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi (RIAC)'da yayımlanan analiz gdh.digital tarafından çevrilmiştir.