Middle East Monitor: Trump Nazilerden daha büyük bir etnik temizliğe hazırlanıyor!

Trump ve Netanyahu, Nazilerden daha büyük bir etnik temizliğe mi hazırlanıyor? Trump'ın tehdit ettiği Mısır ve Ürdün gibi bölge ülkeleri Trump'ın Gazze planına nasıl direnecek?

1. resim

İngiltere merkezli yayın organlarından Middle East Monitor'de, ABD Başkanı Trump'ın Gazze'yi bir rivieraya dünüştürme açıklamalarının ve ateşkesin geleceğinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Geçtiğimiz günlerde İsrail Başbakanı Netanyahu ile görüşen Trump'ın, Netanyahu'ya açık bir işgal yetkisi verdiği belirtilen analizde, İsrail'in aşır sağcılarının hayali olan “nehirden denize uzanan Büyük İsrail” hayaline daha önce hiç bu kadar yaklaşmadıkları tespiti yapıldı.

Analizde ayrıca; Trump'ın Gazze planı doğrultusunda Mısır ve Ürdün'e olan tehditlerinin ve Filistinlileri sürme planının olası sonuçlarına dair öngörülere yer verildi.

İşte Middle East Monitor'de yayınlanan analiz:

Geçmiş ABD Başkanı Joe Biden bir savaşın 15 ay boyunca devam etmesini sağlamaktan daha fazlasını yaptı ve ardından gelecek çok daha kötü bir şeyin temelini attı.

Bu zemin ise şimdi halefi Donald Trump tarafından politikaya dökülüyor.

Görünen o ki Trump'a oy verenler, Biden'ın gözetimi altında yaşanan büyük dehşetten sonra Trump'ın ancak daha iyisini yapabileceğini düşünerek uyutular ve Trump'ın Gazze'deki savaşı durdurma arzusunda samimi olduğu düşüncesine kapıldılar.

Trump'ın yemin töreninde etrafı, İsrailli rehinelerin aileleriyle çevreledi ve İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'ya rehine ve esir takasını sürdürmesi için baskı yapacağını varsaydılar.

Ancak hepsi yanıldı.

Trump'a oy verenlerin çoğu ne Gazze'yi Doğu Akdeniz'in Riviera'sına dönüştürme arzusunun soykırıma varan sonuçlarını ne de damadı Jared Kushner'in “değerli sahil mülkleri” hakkındaki düşüncelerini ciddiye almadı.

Açık yetki

Wall Street Journal'ın Trump'ın Gazze'yi ele geçirme fikrinin en yakın yardımcılarını bile şaşırttığını yazması, Trump'ın dış politika konusunda lafı dolandırmasının ne anlama geldiğini ortaya koyuyor.

Trump, Biden'ın girdiği tüm savaşları durdurma iddiasıyla aday oldu. Ancak göreve geleli henüz birkaç hafta olmuşken, İsrail'e Gazze'ye yönelik savaşını sürdürmesi için yetki vermekle kalmıyor, aynı zamanda da bunu sahipleniyor.

Netanyahu ile sadece bir kez görüşen Trump, Gazze'yi ABD mülkü olarak devralma, bir “yıkım alanını” dönüştürme sözü veriyor ve bir başka ifade ile Netanyahu'ya açık bir işgal yetkisi veriyor.

İsrail'in planı

İsrail eski ulusal güvenlik bakanı ve dindar Siyonist sağın fiili lideri Itamar Ben Gvir'in Trump'ın basın toplantısının ardından İsrail kabinesine yeniden katılmak için acele etmesi çok şey ifade ediyor. Zira Ben Gvir, Trump'ın planını uygulamaya başlaması halinde partisinin yeniden koalisyona katılacağını söyledi.

İsrail'in aşır sağcılarının hayali olan “nehirden denize uzanan Büyük İsrail” hayaline, daha önce hiç bu kadar yaklaşmadıklarını hissettiler.

Çökme riski

Doha'da imzalanan anlaşmayla ilgili ABD'nin bu telaşlı U-dönüşlerinin kalıcı olduğunu varsayarsak, Hamas'ın anlaşmanın mevcut aşamasında bile rehineleri serbest bırakmaya devam etmesi için ne gibi bir teşvik var?

Yüzlerce Filistinli mahkum karşılığında 33 rehinenin serbest bırakılmasını öngören anlaşmanın birinci aşamasının sonuna gelmeden sorunlar baş gösterdi.

Gazze'nin artık Filistinli bir direniş grubu ile İsrail arasındaki bir savaştan ibaret olmadığı çok açık. Hatta artık Gazze ile ilgili bile değil.

Filistin kimliğinin ve Filistinlilerin kendi kaderini tayin etme talebinin en yüksek olduğu bir dönemde Trump ve Netanyahu, Filistin halkının 1948'den bu yana gerçekleşen tüm zulumleri gölgede bırakacak şekilde zorla kitlesel olarak nakledilmesi için planlar hazırlıyor.

Trump'ın ikinci dönemi, nerede yaşarlarsa yaşasınlar tüm Filistinliler ve şu anda nehir ile deniz arasında yaşayan nüfusun çoğunluğu için varoluşsal bir tehdit oluşturmaktadır.

Trump, Suudi, Ürdünlü ve Mısırlıların İsrail ile bu politikayı sürdürmemeleri yönündeki uyarılarını umursamaz ve buyurgan bir şekilde bir kenara itiyor hatta onları tehdit ediyor.

Ürdün ABD'den yılda 1.45 milyar dolar yardım ve askeri destek alıyor. Mısır ordusu da aynı şekilde ABD ürünlerini almak için sürekli olarak ABD desteğine güveniyor.

Ancak her iki ülke de Gazze'den zorla çıkarılan tek bir Filistinliyi bile kabul etmemeye kararlı. Hem Ürdün hem de Mısır bunu yapmaları halinde rejimlerinin sonunun geleceğine inanıyor.

Trump bu iki ülkeyi ikna edeceğini söyleyerek tehdit ederken, bu savaşın da artık sadece İsrail'i savunma savaşı olmadığı ortaya çıkıyor. Savaş artık Hamas'ı yenmekle ilgili değil.

Bu savaşın açık ve net amacı, Filistinli nüfusun Gazze ve işgal altındaki Batı Şeria'dan kitlesel ve etnik olarak temizlenmesi meselesidir.

Kibir gözleri kör etti

İsrail buna “gönüllü transfer” diyebilir. Trump ve Kushner buna yeniden kalkınma diyebilir. Ancak bunun ismi etnik temizliktir.

Üstelik bu, Nazi işgali altındaki Avrupa'dan bu yana görülmemiş ölçekte bir etnik temizlik anlamına geliyor.

Kibrin gözlerini kör ettiği ve hesap verilemezlik ortamında güç sarhoşluğu yaşayan Trump ve Netanyahu, eğer durdurulmazlarsa, Orta Doğu ülkelerini sabrı bitebilir.

Tartışma