Newsweek: Trump'ın Gazze politikası ve küresel kaos etkisi yaratabilir!
Trump'ın Filistin yaklaşımı Netanyahu'ya akla gelmeyen politikaları hayata geçirmek için cesaret veriyor. Trump'ın Gazze'deki sürgün politikası retorik bir yaklaşımdan çok daha öte küresel sonuçlar doğurabilir!
ABD'nin önde gelen yayın organlarından Newsweek'de, Trump'ın Gazze'deki Filistinlileri, Filistin'e komşu Arap ülkelerine gönderme çıkışının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
İsrail siyasetinde Filistinlilerin kitlesel olarak yerlerinden edilmesi fikrinin, İsrail'deki aşırı sağcı aşırılıkçılar tarafından neredeyse tek politika haline geldiği belirtilen analizde, kendisini “özgür dünyanın lideri” olarak tanıtan Trump tarafından dile getirilmesinin küresel sonuçları olacağı tespiti yapıldı.
Analizde ayrıca, Trump'ın önerisinin sadece retorik bir yaklaşımın ötesine geçebileceği ve çok daha öte sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekildi.
İşte Newsweek'de yayınlanan analiz:
İsrail siyasetinde Filistinlilerin kitlesel olarak yerlerinden edilmesi fikri o kadar yer edinmiş durumda ki neredeyse tek İsrail'in Filistin politikasında tek seçenek haline geldi.
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun ziyaret ettiği ABD Balkanı Başkanı Donald Trump'ın bu şekilde bir yaklaşım sergilemesi de bu nedenle aslında çok şaşırtıcı olmadı.
Trump, “Filistinlilerin başka bir yerde çok daha mutlu olacaklarını” söyleyerek, Gazze'de bulunan Filistinlilerin komşu Arap ülkelerine kalıcı olarak yerleştirilmesini önerdi.
Diğer bir ifade ile Trump, harap olmuş yerleşim bölgesini “ele geçirmekten” bahsederek Gazze'nin tüm nüfusunu ortadan kaldırma fikrini meşru bir politika önerisi olarak sundu.
Bu tehlikeli fikir uygulanabilir mi?
1948'de yüz binlerce Filistinli Nakba, yani “büyük felaket” olarak adlandırdıkları olayda yerlerinden edildi.
İsrailli tarihçiler bunun ne ölçüde önceden planlanmış bir politika ya da savaşın bir sonucu olduğunu tartışırken, kitlesel sürgün fikri o zamandan beri İsrail tarihinde yer almış durumda.
On yıllardır İsrailli liderler bu fikrin yeniden gündeme gelmesinin bir felaket olacağını anlamış görünmüyor.
Ancak Trump şimdi, çatışmanın sadece Filistin nüfusunu ortadan kaldırarak çözülebileceği fikrine yeni bir hayat verdi. Başka bir deyişle etnik temizlik kavramının önünü açtı.
Ancak Trump'ın sözleri şüphesiz olarak bir boşlukta ortaya çıkmadı. Zira özellikle son on yılda İsrail siyaseti radikal bir dönüşüm geçirdi.
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir gibi isimler önceki yıllarda bu fikre zemin hazırlamaya başladılar. Hatta Smotrich açıkça Filistin köylerinin “haritadan silinmesi” çağrısında bulundu.
Ben-Gvir da yıllarca “demografik mühendisliği” savunarak İsrail'in sorununun Hamas değil, sınırları içindeki Filistin halkının varlığı olduğu düşüncesi ile Trump'ın açıkladığı bakış açısını yansıttı.
Şimdiye kadar bu sesler Netanyahu'nun koalisyonu içinde bile aşırı olarak görülüyordu. Ancak Trump'ın müdahalesi her şeyi değiştirdi.
Dünyanın en güçlü siyasi figürü onların görüşlerini meşrulaştırdı. Trump'ın sözleri onları güçlendirecek, cesaretlendirecek ve daha önce hiç de akla gelmeyen politikaları hayata geçirmeleri için onlara yeni bir koz verecek.
Küresel sonuçları olabilecek tehlikeli bir emsal
Trump’ın açıklamaları sadece abartılı bir söylem olarak değerlendirilebilir. Ancak bu şüphesiz olarak büyük bir hata olur.
Kendisinin özgür dünyanın lideri olarak tanımlayan bir isim bir fikri meşrulaştırdığında, o fikir hızla küresel olarak meşruiyet kazanabilir. Ve zaten aşırıcılıkla zehirlenmiş bir siyasi iklimde, hızla gerçeğe dönüşebilir.
Yani Trump'ın önerisi sadece retorik bir yaklaşımdan çok daha öte sonuçlar doğurabilir.
Nitekim Trump'ın ilk döneminde Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıması ve Batı Şeria'nın ilhakına verdiği destek, İsrail siyasetinin daha da aşırılıkçı olmasına katkı sağladı.
Bir zamanlar böyle bir teklifi belki düşünmek konusunda tereddüt edecek olan Netanyahu, şimdi sessizce bekliyor.