The American Conservative: Türkiye Suriye'de ipleri nasıl elinde tutuyor?

Türkiye, Esed'in devrilmesinin ardından Suriye'deki durumu tamamen kendi kontrolü altına aldı. Trump, Türkiye'nin Suriye'de ve daha geniş bir bölgede oynayacağı büyük rolü benimseyebilir.

1. resim

ABD merkezli yayın organlarından The American Conservative'de, Türkiye'nin Suriye'deki artan etkisinin ve Suriye konusunda ABD-Türkiye ilişkilerinin nasıl şekillenebileceğine dair gelişmelerin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Türkiye'nin, Beşar Esed'in devrilmesinin ardından Suriye'deki durumu tamamen kontrolü altına aldığı belirtilen analizde, özellikle DEAŞ ve PKK gibi örgütlere karşı da her an harekete geçebileceği ve bu durumun ABD'nin ve Trump'ın Ortadoğu planlarını etkileyebileceği tespiti yapıldı.

Analizde ayrıca; Türkiye'nin Suriye üzerindeki etkisinin bölgesel nüfuzunu arttırmak için altın bir fırsat olabileceği belirtildi.

İşte The American Conservative'de yayınlanan analiz:

Sahadan gelen bilgilere göre Türkiye, eski devlet başkanı Beşar Esed'in devrilmesinin ardından Suriye'deki durumun kontrolünü tamamen ele geçirdi.

Açıklamaların birçoğu ABD ve müttefikleri için endişe kaynağı olmasa da, DEAŞ ile ilgili bazıları endişe yaratıyor. Trump'ın şu ana kadar Türkiye'nin Suriye'deki aşırı rolüne onay veren yaklaşımı olsa da bu durumun devam edip etmeyeceği ise henüz belli değil.

İsminin açıklanmaması kaydıyla konuşan bölgesel bir kaynağa göre Türkiye Şam'da nihai karar verici haline geldi.

Kaynak, Türk istihbaratının Suriye'nin başkentinin kalbinde etkin bir şekilde büyük bir merkez kurduğunu ve burada Esed sonrası Suriye devletinin günlük işleyişini denetlediğini ve hatta müdahale ettiğini belirtiyor.

Kaynağa göre Türk istihbarat çalışanları, Türkiye ile yakın ilişkileri bulunan Ahmed El Şaraa'nın günlük faaliyetlerini de yönlendiriyorlar.

Türkiye'nin Suriye sınırı, DEAŞ saflarına katılmak isteyenler için bir geçiş güzergahı işlevi görmüştü. Bu gerçeğin ışığında, Ankara'dan gelen ve Esed sonrası Suriye'de terör örgütüyle mücadele sözü veren açıklamalar dikkat çekiyor.

Türkiye'nin örgütlerle mücadelesi!

Şam'daki eski rejim döneminde Türk yetkililer, örgütün Türkiye topraklarında ölümcül saldırılar düzenlemesinin ardından DEAŞ'a karşı operasyonlar düzenlemişlerdi. Ancak uygulamada Ankara, daha tehlikeli olarak gördüğü termr örgütü PKK tehdidine daha fazla odaklandı.

Türkiye'nin Suriye'deki yeni gerçeklikte de benzer bir yaklaşım izleyebileceği göz ardı edilemez. Özellikle de Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) Esed sonrası dönemde hala paramiliter bir yapı olarak hareket etmek istediği düşünüldüğünde Ankara, iki gruba karşı da operasyonlar düzenleyebilir.

Bu durum durumun aciliyetini daha da arttırıyor ve Trump yönetiminin Suriye'ye yönelik düşüncelerini etkileyebilir.

Türkiye'nin bu ülkede serbestçe hareket etmesine izin vermek, Ortadoğu'nun kalbinde yeniden metastaz yapma ihtimalini arttıracaktır. Bu da Trump'ın Suriye'deki ve daha geniş bölgedeki Amerikan askeri varlığını sonlandırmak yerine arttırması için üzerindeki baskıyı arttıracak ve Orta Doğu'daki çalkantılardan etkilenmeyecek bir dış politika izleme umutlarını boşa çıkaracaktır.

Bu çerçevede Washington'un Suriye'ye yönelik politikasında dikkatli olması gerekiyor. Eğer kararları sadece Türkiye verirse durum ABD'nin istemediği şekilde gelişebilir.

ABD, en azından şimdilik, yeni Suriye liderliği ve Şam ile diplomatik bağlar kurmaktan kaçınmaya devam ederek süreci izleyebilir.

Türkiye'nin hedefi

Erdoğan Osmanlı İmparatorluğu'nun ihtişamlı günlerine dönme arzusunu gizlemiyor ve muhtemelen Trump'ın Türkiye'nin Suriye üzerindeki vesayetini benimsemesini bölgesel nüfuzunu arttırmak için altın bir fırsat olarak görüyor.

Trump yönetimindeki ABD, bunun Amerikan çıkarları pahasına gerçekleşmediğinden emin olmalıdır.

Ancak Türkiye'nin adımları Trump'ı, Türkiye'nin Suriye'de ya da daha geniş bir bölgede oynayacağı büyük rolü benimsemesi konusunda ikna da edebilir.

Tartışma