The European Council on Foreign Relations: Körfez ve Avrupa ülkeleri Suriye için ne yapabilir?

Orta Doğu'nun dört bir yanında devletler ve AB ülkeleri, Suriye'deki siyasi geçiş sürecini etkilemek için yarışıyor. Suriye'nin geleceğinde etkin olmak isteyen ülkelerin Türkiye ile ortaklık kurmaları gerekecek!

1. resim

İngiltere merkezli düşünce kuruluşlarından The European Council on Foreign Relations'da, Suriye'de Esed rejiminin ardından ortaya çıkan yeni yönetimin adımlarının, Körfez ve Avrupa ülkelerinin ülkenin istikrarı için atabileceği adımların değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Orta Doğu'nun dört bir yanında devletlerin ve AB ülkelerinin, Suriye'deki siyasi geçiş sürecini etkilemek için yarışa girdiği belirtilen analizde, ancak özellikle Türkiye'nin Suiye üzerinde etkili bir aktör olmaya hazırlandığı belirtildi.

Analizde ayrıca; AB ve Körfez ülkelerinin Suriye'nin istikrarı için çalışması gerektiği ve bu hedefleri için Türkiye ile de ortaklık kurmaları gerektiği belirtildi.

İşte The European Council on Foreign Relations'da yayınlanan analiz:

Orta Doğu'nun dört bir yanında devletler ve AB ülkeleri, Esed rejiminin çöküşünün ardından Suriye'deki siyasi geçiş sürecini etkilemek için yarışıyor.

Ancak özellikle Türkiye, Suriye üzerinde etkili olmaya hazırlanıyor.

Diğer yandan Körfez Arap ülkelerinin de bundan sonra ne olması gerektiği konusunda güçlü görüşleri var. Bu karmaşanın ortasında Avrupalılar, Suriye için Suriyelilerin çıkarlarını ön planda tutan, mültecilerin evlerine dönmelerine olanak tanıyan ve ülkeyi istikrarlı bir geleceğe taşıyacak kapsayıcı bir geçiş süreci sağlamaya çalışıyor.

Bunu başarmak için Avrupalılar tüm bölgesel ortaklarla birlikte çalışmalıdır.

Mevcut Avrupa-Körfez ilişkisi Suriye'ye hak ettiği istikrarı getirme konusunda büyük bir potansiyel sunuyor ancak Avrupalıların bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmek için yapabilecekleri daha çok şey var.

Körfez ülkeleri Suriye'de ne yapabilir?

Birçok Körfez Arap ülkesinin Suriye konusunda pragmatik bir geri dönüş yaptığına şüphe yok.

Beşar Esed'in devrilmesinden önceki günlerde Birleşik Arap Emirlikleri, Umman ve Bahreyn de dahil olmak üzere Körfez İşbirliği Konseyi'nin diğer üyeleriyle birlikte sallanan rejimle dayanışma içinde olduğunu ifade etti.

Suriyeli muhaliflerin ilerleyişi Suudi Arabistan başta olmak üzere bu ülkelerde önemli endişelere yol açtı. Ancak şimdi Körfez Arap ülkeleri yeni Suriye'nin istikrarı konusunda ortak bir çıkarı paylaşıyor.

Körfez ülkelerinin çıkarı Şam ile siyasi, güvenlik ve ekonomik bağlarını güçlendirmek ve bunu uyuşturucu kaçakçılığı ile terörle mücadele gibi kendileri için önemli olan meseleleri ele almak için kullanmaktır.

Nitekim, geçen ay Riyad'da düzenlenen Suriye konulu Suudi konferansının da gösterdiği gibi, uluslararası destek bulacağını umdukları siyasi bir süreci teşvik etmek için şimdiden çalışmaya başladılar.

Konferansa Suriye'nin geçici dışişleri bakanı ve Avrupa Birliği'nin en üst düzey diplomatı Kaja Kallas da dahil olmak üzere Türk ve Avrupalı temsilciler katıldı.

Görüşmelerde insani ve ekonomik yardımların hızlandırılması amacıyla yaptırımların kaldırılması ve Suriye'nin öncülüğünde kapsayıcı bir siyasi geçiş sürecinin desteklenmesine yeniden vurgu yapılması üzerinde duruldu. Katılımcılar tarafından vurgulanan kilit nokta, Suriye'nin terörizme ve dış saldırılara karşı korunmuş “birleşik, bağımsız ve güvenli bir Arap devleti” olarak yeniden inşa edilmesiydi.

Diğer yandan; Suudi Arabistan ve BAE ise Türkiye'nin ülkedeki etkisinden de endişe duyuyor.

Türkiye'yi kendi nüfuzlarına karşı önemli bir bölgesel meydan okuma olarak görüyorlar. İki devlet de sadece Türkiye'nin hakim olduğu bir Suriye'nin ortaya çıkmasını istemiyor ve ülkenin kuzeydoğusunda konuşlanan ABD destekli SDG (YPG/PKK) ile Türkiye arasında yaşanan gerilimin Tahran tarafından istismar edilmesinden korkuyor.

Suriye'nin geleceği

Geçen ay Riyad'da düzenlenen Suriye konulu Suudi konferansının da gösterdiği gibi, yeni Suriye yönetimi uluslararası destek bulmak için siyasi bir süreci teşvik etmek için çalışıyor.

Konferansa Suriye'nin geçici dışişleri bakanı ve Avrupa Birliği'nin en üst düzey diplomatı Kaja Kallas da dahil olmak üzere Türk ve Avrupalı temsilciler katıldı.

Görüşmelerde insani ve ekonomik yardımların hızlandırılması amacıyla yaptırımların kaldırılması ve Suriye'nin öncülüğünde kapsayıcı bir siyasi geçiş sürecinin desteklenmesine yeniden vurgu yapılması üzerinde duruldu.Katılımcılar tarafından vurgulanan kilit nokta, Suriye'nin terörizme ve dış saldırılara karşı korunmuş “birleşik, bağımsız ve güvenli bir Arap devleti” olarak yeniden inşa edilmesiydi.

İki bölgesel blok ayrıca Suriye'nin acil ihtiyaçlarının karşılanması için, özellikle de ekonomik ve insani yardımın ülkeye sokulması ve hayati hizmetlerin sağlanmasına yardımcı olunması açısından yakın işbirliği içinde çalışmalıdır.

Kapsayıcı bir geçişin sağlanması halinde, yardım için artan fonları şimdiden yönlendirmeli ve yeniden yapılanma desteğini nasıl ilerletebileceklerinin haritasını çıkarmalıdırlar.

Sonuç

Körfez Arap ülkeleri bu konuda en ciddi finansmanı sağlayabilir. Ancak Avrupalılar da, Şam'ın kilit adımları atması halinde Batı yaptırımlarının kaldırılması için çok çalışabilir.

Washington'un kısa süre önce altı aylık bir yaptırım hafifletme lisansı vermesinin ardından AB, Suriye'nin enerji ve ulaştırma sektörlerinden başlamak üzere bir dizi yaptırımın geçici ve şartlı olarak hafifletilmesine yönelik siyasi bir yol haritasını onayladı.

Gelinen noktada AB'nin şimdi bu yol haritasını uygulamak için daha hızlı hareket etmesi gerekmektedir.

AB ve Körfez ülekeri, Suriye'nin istikrarı için çalışmalı ve uluslararası çabaların aynı istikrarı sağlayıcı yönde ilerlemesini temin etmek üzere Türkiye ile de ortaklık kurmalıdır.

Tartışma