Middle East Eye: Gazze ateşkesinin geleceği ve Hamas'ın rolü

470 günlük işgal ve büyük yıkıma rağmen İsrail Hamas'a karşı hedeflerine ulaşamadı. Hamas sadece bir hareket değil Filistinlilerin gerçek temsilcisi olduğunu ortaya koydu.

1. resim

İngiltere merkezli yayın organlarından Middle East Eye'de İsrail ve Hamas arasından imzalanan ateşkes anlaşmasının olası sonuçlarının ve 470 günlük savaşın dünyaya verdiği mesajlara dair değerlendirmelerin yapıldığı bir analiz yayınlandı.

470 günlük işgal, soykırım ve büyük yıkım sürecine rağmen İsrail'in Hamas ile ilgili hedeflerine ulaşamadığına dikkat çekilen analizde, Hamas'ın bir “fikir” olduğunun tescillendiği ve Filistinlililerin asıl temsilcisinin Hamas olduğunun ortaya çıktığı tespiti yapıldı.

Analizde ayrıca, Filistinliler tarafından ortaya konuşan 470 günlük direnişin, sadece İsrail saldırılarına karşı değil, adaletsiz bir dünya düzenine karşı olduğu tespiti yapıldı.

İşte Middle East Eye'de yayınlanan analiz:

7 Ekim 2023'ten bu yana dünya, birçok ünlü siyasetçinin İsrail'in Gazze'ye açtığı savaşın rehineleri kurtarma ve Hamas'ı yok etme hedeflerine ulaşamayacağı konusunda defalarca uyarıda bulunduğunu duydu.

Çok sayıda uzman, Hamas'ın aslında bir fikir olduğunu ve bu fikrin öldüremeyeceği konusunda uyarıda bulundu.

Ateşkes anlaşmasının ilan edilmesinden sadece birkaç saat önce bu tür düşünceleri dile getiren üst düzey isimler de vardı.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, 2023 Hamas saldırısından kısa bir süre sonra Tel Aviv'e vardığında İsrail'e sadece bir Amerikalı olarak değil, bir Yahudi olarak gittiğini dile getirmişti.

Ancak Yahudiliği Siyonizm ile karıştırmak onun en büyük hatası değildi. ABD'nin tam desteğini alan İsrail, Gazze'de 465 günden fazla süren savaşta yüz binlerce Filistinliyi öldürdü ya da sakat bıraktı. Bölgenin altyapısını yok etti, tüm mahalleleri enkaza çevirdi ve birçok üst düzey Hamas liderini ortadan kaldırdı.

Ancak tüm bu saldırılar ve katliam, İsrail'e ve Başbakan Benjamin Netanyahu'ya istediği sonucu veremedi.

Sonunda geçtiğimiz hafta Katar'da iki taraf arasında imzalanan ateşkes anlaşması, ABD Başkanı Joe Biden'ın aylar önce, Mayıs 2024'te önerdiği, Hamas tarafından kabul edilen ancak İsrail tarafından reddedilen bir anlaşmanın kopyasıydı.

Hem giden hem de gelen ABD başkanlarının oynadığı rol de dahil olmak üzere, bu anlaşmayı hızlandıran pek çok faktör bir araya geldi.

Ancak Netanyahu'yu dize getiren her şeyden önce Gazze halkının kararlılığı ve direnci ile birliklerinin Gazze'nin kuzeyinde verdiği ağır kayıplar oldu.

İşbirliği bataklığı

Hamas sonrası Gazze ile ilgili tüm konuşmalar buharlaşmış görünüyor.

İngiltere ve diğer ülkelerde terörist bir grup olarak yasaklanan Hamas, Filistin tarafında hala ana oyuncu olduğunu kanıtladı. Ateşkes anlaşmasının müzakere edilmesi ve imzalanması gereken tarafın Hamas olması da bu gerçeği ortaya koydu.

Diğer yandan Batı Şeria'daki Hamas üyeleri artık İsrail'in tek hedefi değil. Hem Filistin Yönetimi hem de İsrail, işgale direnmeye ya da ailelerini Yahudi yerleşimcilerin tacizlerine karşı korumaya çalışan Filistinli gençlere saldırıyor.

İsrail'in aşırı sağcı koalisyon hükümeti tarafından cesaretlendirilen, silahlandırılan ve teşvik edilen Yahudi yerleşimciler, Filistinlileri korkutarak, evlerinde onlara saldırarak, ekinlerini yakarak, zeytin ağaçlarını sökerek ve arabalarını yakarak adeta Gazze'den farklı bir işgal süreci işletiyor.

Amaç mümkün olduğunca çok sayıda Filistinlinin vatanlarını terk etmesini sağlamak ve böylece ikinci bir Nakba'yı gerçekleştirmek.

İşte tüm bu gerçeklerin ortasında, birçok Filistinli için Hamas halkın gerçek temsilcisi olarak ortaya çıktı.

Kayıpların telafisi

Hamas'ın savaştan yara almış olarak çıktığına ve geçtiğimiz 15 ay boyunca en üst düzey liderlerinden bazılarını ve belki de en önemlilerini kaybettiğine şüphe yok.

Ancak hareket gönüllü kazanmayı hiçbir zaman bırakmadı ve kayıplarının çoğunu telafi ettiğine inanılıyor.

Ne savaş, ne kuşatma, ne komşu Arap rejimleri tarafından yüzüstü bırakılmak ya da komploya uğramak, ne de birçok Batılı hükümet tarafından hala terörist örgüt olarak tanımlanmak Gazze'deki Filistin direniş güçlerinin kararlılığını zayıflatmadı.

Birçok Filistinli için Gazze'deki direniş hareketi Gazze halkını sadece İsrail'in vahşetine karşı değil, aynı zamanda İsrail işgalini destekleyen ve Filistin halkına eziyet edenleri tepeden tırnağa silahlandırırken onlara siyasi ve diplomatik nüfuz sağlayan adaletsiz dünya düzenine karşı da savunmuştur.

Evet dünya düzeni, İsrail'in Gazze'deki Filistin halkına yönelik soykırımına seyirci kaldı.

Giderek büyüyen küresel Filistin yanlısı hareket, İkinci Dünya Savaşı'nın sonundan bu yana insanlık için bir tehdit olduğunu kanıtlamış olan baskıcı ve ikiyüzlü ABD egemenliğindeki dünya düzenine karşı bir kampanya haline geldi.

Tartışma