The Council on Foreign Relations: Ateşkes İsrail ve Hamas arasındaki savaşı bitirecek mi?

Ateşkes İsrail ve Hamas arasındaki savaşı bitirecek mi? İşte beş soruda olası ihtimaller ve beklentiler.

1. resim

İngiltere merkezli düşünce kuruluşlarından The Council on Foreign Relations'da, Doha'da imzalanan İsrail-Hamas ateşkes anlaşmasının geleceğine dair değerlendirmelerin yapıldığı bir analiz yayınlandı.

Geçmiş örneklerine bakıldığında ateşkes ve rehine anlaşmalarının her zaman savaşı mutlaka sona erdirmediğine dikkat çekilen analizde, 15 aylık savaşın ardından Hamas'ın Gazze'deki hakimiyetinin azalacağı yönündeki beklentilerin aksine, grubun Gazze'de kontrolünü elinde tutmaya devam ettiği belirtildi.

Analizde ayrıca, Trump'ın dönüşü, anlaşmanın aşamaları ve Gazze'nin yönetimi gibi konularda yaşanacak gelişmelerin, ateşkese olası etkilerine dair öngörülere yer verildi.

İşte The Council on Foreign Relations'da yayınlanan analiz:

Ateşkes anlaşmasının İsrail-Hamas savaşını tamamen sona erdirme ihtimali nedir?

Geçmiş örneklerine bakıldığında ateşkes ve rehine anlaşmalarının her zaman savaşı mutlaka sona erdirmediği görülmektedir.

Üç aşamalı ateşkes anlaşması muhtemelen her iki tarafın da şiddetli muhalefetine karşı savunmasız olacaktır.

Sadece ilk aşama altı hafta sürecek ve ancak bu aşamanın on altıncı gününde ikinci aşamanın şartları üzerinde müzakereler başlayacak. Bu uzun zaman dilimi, anlaşmanın İsrailli ve Filistinli muhaliflerine kritik anlarda anlaşmayı baltalamak için fırsatlar sunmaktadır.

İsrailliler ve Filistinliler arasında Oslo Anlaşması'nın imzalandığı 1990'lı yıllarda da bu durum söz konusuydu.

Elbette Oslo süreci on yıldan uzun bir süreye yayılmıştı. Ancak bu ateşkes konusunda da benzer dinamiklerin ortaya çıktığını hayal etmek zor değil.

Oslo süreci boyunca, ne zaman barışa doğru bir ilerleme olduğu düşünülse, uzlaşma karşıtları siyaset ve şiddet yoluyla nifak tohumları ekerek görüşmelerin meşruiyetini çökme noktasına getirecek kadar zedelediler.

Son olarak, her iki tarafın da anlaşmadan vazgeçmesi hala mümkün. Nitekim Hamas'ın kalan 98 rehineyi elinde tutmasının nedenlerinden biri de bu. Onlar birer pazarlık kozu. Hepsi ailelerine döndükten sonra İsrail'in saldırılarına geri dönmeyeceğine dair bir garanti yok.

İsrail Gazze'de varlığını sürdürecek mi?

İsrail hükümeti 2023'ün sonlarından bu yana Gazze Şeridi'ni elinde tutacağı konusunda net söylemlere imza attı.

İsrail, Batı Şeria'da sahip olduğu hareket serbestisini Gazze'de Hamas üzerindeki baskıyı sürdürmek ve Hamas'ı kontrol altında tutmak istiyor.

Bu nedenle İsrail hükümetinin bu bölgeden çekilmeyi kabul etmesi beklenmedik bir durum oldu.

Anlaşmanın uygulama aşamalarının uzun olduğu düşünüldüğünde, İsrail güçleri “risk gördüğünü” söyleyerek bu kararından vazgeçebilir.

Gazze'deki Hamas güçlerinden ve liderliğinden geriye ne kaldı?

Hamas, İsrail'in çok sayıda savaşçısını ve liderini öldürdüğünü açıklamasına rağmen Hamas'ı yok edemedi ve grup dirençli olduğunu kanıtladı.

On beş ay süren çatışmalardan sonra hala İsrail'e roket fırlatabiliyor ve her gün Gazze'de İsrail askerlerinin öldürüldüğüne dair haberler geliyor ki bu sayı şu anda sekiz yüzün üzerinde.

Grup yıprandı ama hala İsrail'in öldürme kapasitesini aşan bir hızla savaşçı toplayabiliyor. İsrail için net bir çıkışı olmayan bir gerilla çatışmasına saplanıp kalma riski aşikar.

Sinvar'ın ölümünün ardından Hamas'ın Gazze'deki hakimiyetinin azalacağı yönündeki beklentilerin aksine, grup Gazze'de kontrolü elinde tutmaya devam ediyor.

Anlaşma Gazze'deki Filistinlilere yönelik insani yardım için ne anlama geliyor?

Ateşkes ve rehine anlaşması hayat kurtaracak ve ihtiyacı olan Gazzelilere daha fazla insani yardımın ulaşması için bir fırsat sağlayacak.

Ateşkesin altında yatan mantık ateşkesi kalıcı hale getirmek ve müzakereciler üç aşamanın tamamlanmasının ardından yardımların rutin hale geleceğini ve Gazze'nin yeniden inşasının başlayabileceğini umuyor.

İlk aşamada, yerinden edilmiş Filistinlilerin evlerine dönmelerine izin verilecek ve her gün yaklaşık altı yüz kamyon insani yardım Gazze'ye girecek. Yardımların artırılması elbette ateşkes yanlılarının karşıtlarını alt edebileceği varsayımına dayanıyor.

ABD'nin çatışmadaki rolü yeni Trump yönetimiyle birlikte değişecek mi?

Bunu tam anlamıyla bilmek şu an için zor.

ABD'nin seçilmiş Başkanı Donald Trump 20 Ocak'ta Oval Ofis'e döndüğünde rehinelerin serbest bırakılmaması halinde bunun “sonuçları olacağı” konusunda açıklamalarda bulunmuştu.

Ancak ne demek istediği açık değildi.

ABD'nin silah satışı ve istihbarat paylaşımı yoluyla İsrail'in yanında olmaya devam etmesi muhtemeldir.

ABD-İsrail işbirliğinin İran'ın nükleer tesislerine yönelik olası bir saldırıya kadar uzanıp uzanmayacağı ise belirsizliğini koruyor.

Trump ilk döneminde İran'a karşı sadece bir kez askeri güç kullanmayı tercih etti ve Kudüs Kuvvetleri Komutanı Kasım Süleymani'nin öldürülmesini emretti.

Maksimum baskı kampanyasının amacı İran yönetimini revize edilmiş ya da daha geniş kapsamlı bir nükleer anlaşma için müzakereye zorlamak gibi görünüyordu.

Ancak Trump'ın ilk döneminden bu yana bölge çok değişti. Bu durum ya ABD-İsrail'in bu sonucu engellemek için çaba göstermesini ya da yeni müzakereleri teşvik edecektir. Her iki seçenek de mümkün.

Tartışma