The New Arab: Trump'ın Gazze Planı Ortadoğu'yu kaosa sürükleyebilir!
Trump'ın Gazze planı, emperyal sömürgecilik ve gözdağı ile güçlü olan haklıdır anlayışına dayanıyor. Plan, yöneticilerine rağmen Ortadoğu'daki Müslüman halkların hızla kontrolden çıkmasına neden olabilir!
İngiltere merkezli yayın organlarından The New Arab'da, Putin'in giderek şekillenen Gazze planının detaylarının ve bölgeye olası etkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Trump'ın Gazze yaklaşımının, “geç dönem” emperyal sömürgecilik kokusu taşıdığı ve gözdağı ile güçlü olan haklıdır anlayışına dayandığı belirtilen analizde, planın Körfez ülkelerini de işin içerisine katarak geniş mutabakatlı hale getirilmeye çalışıldığı belirtildi.
Analizde ayrıca; bu planın hayata geçirilmesi durumunda Arap ve Müslüman dünyasında büyük tepki oluşturacağı ve Ortadoğu halklarının tepkisinin iktidardaki elitlerinin kontrolünden hızla çıkabileceği belirtildi.
İşte The New Arab'da yayınlanan analiz:
ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze'ye ilişkin son açıklamaları Ortadoğu yönetimlerini değilse de Ortadoğu halklarını adeta dehşete düşürdü.
Trump, önce ABD'nin Gazze'ye “sahip olmak” ve orada yaşayan Filistinlileri “temizlemek” niyetinde olduğunu, böylece Gazze Şeridi'ni Ortadoğu'nun “Riviera ”sı haline getirebileceğini açıkladı.
Ardından, Ürdün ve Mısır'ın yıllık yardımlarının kesilmemesi için iki milyon yerinden edilmiş Gazzeliyi kabul etmeleri gerektiği “fermanı” verdi ve “Bunu yapacaklar” ifadelerini kullandı.
Son olarak ise, Gazze'de tutulan tüm İsrailli esirlerin Trump tarafından tek taraflı olarak belirlenen keyfi bir tarih ve saate kadar serbest bırakılması, aksi takdirde “kıyametin kopacağı” ültimatomunu verdi.
Trump'ın yağmacı emlak politikasını 'büyük oyun' jeostratejisiyle birleştirme girişimleri, “akbaba kapitalizminin soykırım ve etnik temizlikle birleşmesi” olarak tanımlanabilir.
Trump'ın “Gazze planı” ile yüzleşmek
Trump'ın fikri şüphesiz olarak Gazze'yi pahalı bir gayrimenkule hazinesi dönüştürme ve bu şekilde İsrail'in Gazze'deki varlığını meşrulaştırma üzerine şekilleniyor.
İlk olarak, Singapur ve Hong Kong, Batı'nın Gazze Şeridi'ne yönelik projeksiyonlarında sıkça başvurulan örnekler olma eğilimindeydi. Ancak Trump'ın bölge ülkelerini özellikle de Körfez ülkelerini sürece dahil etmek istemesi nedeniyle henüz planın detayları belirlenmedi.
İsrail tarihi boyunca Gazze şeridini ve sahillerini istediğini açık bir şekilde ilan etti. Bu nedenle Trump'ın planlarının en az iki açıdan yeni olduğunu belirtmek gerekiyor.
Birincisi, bölgedeki Filistinlileri tamamen sürme fikridir. Zira İsrail genel olarak bu planını sözde “yerleşimci” mantığı ile yapmak istiyordu.
İkincisi ise, Trump'ın doğrudan sömürgeleştirmek istediği topraklar listesine Gazze'yi de ekleyerek ABD'nin fiili sahipliğini önermesi.
Aslında bu yaklaşım, “geç dönem” emperyal sömürgecilik kokusunu taşıyor ve gözdağı ile güçlü olan haklıdır anlayışına dayanıyor.
Sonuç:
Trump'ın yeniden seçilmesi, ABD'nin liberal siyasi ve kurumsal düzenlerinde köklü demokratik ve kurumsal krizlere işaret etmektedir.
Trump'ın zafer ve güç sarhoşu bir halde silahlanmaya başlaması Orta Doğu'da alarm zilllerinin çalmasına neden olacak.
Eğer Trump ve İsrail gerçekten Gazze'de etnik temizliği tamamlamaya kalkışırlarsa, ABD'nin bölgedeki tarihi politikalarının temel taşları bir gecede çökecek ve Arap ve Müslüman dünyası, iktidardaki elitlerinin kontrolünden hızla çıkacaktır.
Gazze'de etnik temizlik yapılmaya kalkışılırsa, tüm bu siyasi yörünge ve buna bölgesel olarak angaje olan siyasi ve ekonomik sınıflar gayrimeşru hale gelecek ve kendilerini halkları ya da orduları tarafından değiştirilmek üzere hedef alınmış bulacaklardır.
Batı bloğunun soykırımında İsrail'i ne kadar yakından desteklediği göz önüne alındığında, Batılı varlıklar ve çıkarlar da bu eylemlerin açtığı bölgesel sel kapılarından ıslanmaktan kaçınmakta aynı derecede zorlanacaktır.
Bu dinamiğin bir gecede gerçekleşmesi gerekmese de, darbelerin ya da halk hareketlerinin doğru kombinasyonu ile önemli yönleri beklenenden daha hızlı gerçekleşebilir.