Foreign Policy: Trump'ın Gazze Planı İsrail-Mısır barışının sonu mu olacak?
İsrail'in Philadelphi Koridoru'nu ve Refah'ı ele geçirmesi konusunda aciz kalan Mısır, Trump'ın Gazze Planı'ndan da rahatsız! Trump'ın Gazze Planı, İsrail-Mısır barışının sonu mu olacak?
ABD'nin önde gelen yayın organlarından Foreign Policy'de, Gazze'de yaşanan gelişmelerin ve Trump'ın Gazze Planı sonrasında bölgenin ve Mısır-İsrail ilişkilerinin geleceğinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Trump'ın gelişinin ardından Ortadoğu'daki yaşanan son gelişmelerin, 1979 Mısır-İsrail barış anlaşmasının kalıcı olup olmadığını sorgulatmaya başlattığı tespiti yapılan analizde, Mısır ordusu tarafından Sina Yarımadası'nda gerçekleştirlen faaliyet ve konuşlandırmalara dikkat çekildi.
Analizde ayrıca; Mısır Cumhurbaşkanı Sisi'nin İsraillilerin Philadelphi Koridoru'nu ve Refah sınır kapısını ele geçirmesini engellemek konusunda aciz kaldığı ve bundan rahatsız olduğu belirtildi.
İşte Foreign Policy'de yayınlanan analiz:
Tarihin bu geniş anında, bir zamanlar hayal bile edilemeyen olaylar artık düzenli olarak gerçekleşiyor ve yakında listeye bir madde daha katılabilir.
Zira son gelişmelerin ardından Orta Doğu analistleri 1979 Mısır-İsrail barış anlaşmasının kalıcı olup olmadığını sorgulamaya başladılar. İsrail ile Hamas arasında Gazze Şeridi'nde son 16 aydır süren savaş, sık sık kamuoyu önünde gerilen ilişkilere yeni bir gerginlik kattı.
Mısır ve İsrail arasında daha önce yaşanan sürtüşmeler sırasında her iki ülke yetkilileri de anlaşmanın bütünlüğünü sağlamak için büyük çaba sarf etmişti. Ancak bu durum değişiyor olabilir.
İsrail'de yaşayan Amerikalı bir avukat olan Marc Zell, Mısırlıların Sina Yarımadası'na, çok sayıda asker, tanksavar ve zırhlı tümenler konuşlandırılması da dahil olmak üzere çok sayıda kuvvet konuşlandırdığını yazdı.
İsrail'in yeni ABD Büyükelçisi Yechiel Leiter da Mısır'ı, 1979'da imzalanan Mısır-İsrail barış anlaşmasını çok ciddi bir şekilde ihlal etmekle suçladı.
İsrail'in Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Danny Danon ise;
“Bu gelişmeler, özellikle 7 Ekim tecrübesi düşünüldüğünde alarm zillerini çaldırmalı. Biz dersimizi aldık. Mısır'ı yakından izlemeli ve her senaryoya hazırlıklı olmalıyız.”
açıklamasında bulundu.
Kahire ve Tel-Aviv arasındaki gerilim de oldukça gerçek ve bu gelişmeler görünen o ki; Mossad hikayeleri değil.
Mısır ve İsrail arasındaki gerginlik, son 16 ayda dökülen kan göz önüne alındığında bir dereceye kadar elbette şaşırtıcı değil. Ancak burada, Mısır hükümetinin İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki saldırılara duyduğu öfkeden daha fazlası var.
Daha temel mesele ise Gazze savaşının Mısır'ın İsrail'le 46 yıldır devam eden barışından duyduğu rahatsızlığın bir parçası olmasıdır. Anlaşma Mısır'ın yararına oldu ama birçok Mısırlıya göre İsraillilerin bölgedeki çıkarlarını engel tanımadan sürdürmelerine olanak sağladı.
Başka bir deyişle, pek çok Mısırlı barış anlaşmasından hoşlanmıyor çünkü bu anlaşma onları zayıflattı.
Gazze'deki savaş bu zayıflığın altını defalarca çizdi. Mısır hükümeti çatışmaları durdurmak, Filistinlilere insani yardım sağlamak ve İsraillilerin Philadelphi Koridorunu ve Refah sınır kapısını ele geçirmesini engellemek konusunda aciz kaldı.
Mısırlılar, İsrail ile Hamas arasında Ocak ayında başlayan ateşkes müzakerelerinde önemli bir rol oynadılar ancak Katarlıların yanında kesinlikle ikinci planda kaldılar.
Krizin geleceği
Gazze'deki kriz, son on yılda eski Cumhurbaşkanı Mursi'yi devirdikten sonra sahip olduğu popüler parlaklığı kaybeden Sisi'nin itibarını daha da azalttı.
Sina'daki konuşlanmalar açıkça Mısırlılara Mısır'ın o kadar da zayıf olmadığının ve efsanevi Mısır silahlı kuvvetlerinin bir kez daha ulusal çıkarları ve Mısır'ın onurunu koruyacağının bir işareti olarak okunmalıdır.
Her ne kadar ikna edici bir argümanlar ortaya konulmuş olsa da, özellikle Trump'ın gelişi sonrası Mısır-İsrail ilişkilerinin kötüye gittiğini fark etmemek imkansız.